Kent merkezindeki Lala Mustafa Paşa Cami önünde bir araya gelen aralarında doktor ve tıp fakültesi öğrencilerinin de bulunduğu sağlık çalışanları, Türk, Filistin ve Doğu Türkistan bayrakları eşliğinde, taşıdıkları döviz ve pankartlarla Yakutiye Medresesi’ne kadar yürüdü. Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi Hakan Sümbül, bugün burada bir araya geldiklerini ve bir vicdan çağrısı olduğunu söyledi.

Yürüyüşün sadece adımların değil, kalplerin direnişi olduğunu ifade eden Sümbül, “Gazze’de yalnızca binalar değil, hayatlar da yıkıldı. Bir çocuğun defteri kanla kapandı. Bir annenin duası enkaz altında kaldı. Bir baba, eve getirdiği bir çuval unu kendi kanıyla süsledi. Umudunu yitirmeyen Gazeliler, sabırla savaşın bitimini bekliyor ve yarınlarını planlıyor. Umudunu yitirmeyen bizlerse, zulüm bitene dek meydanları boş bırakmamaya, sesimizi yükseltmeye devam ediyoruz” dedi.

Gözlerinin tarihin en görünür soykırımında olsa da, kulaklarının Doğu Türkistan’daki kardeşlerinin sessiz çığlıklarında olduğunu dikkati çeken Sümbül, şunları söyledi: “Doğu Türkistan sadece haritadan silinmek istenen bir coğrafya değil, zihinlerden kazınmak istenen bir inanç, bir kimliktir. Binlerce Uygur kardeşimiz, ‘yeniden eğitim’ yalanıyla işkence kamplarında yok ediliyor. Anneler, evlatlarını tanıyamadan kaybediyor. Babalar, çocuklarının sesini yıllardır duyamıyor. Bir millet, sessizce ve sistematik şekilde yok ediliyor. Ve biz sadece susarak değil; unutarak da bu zulme ortak oluyoruz. Sizleri her fırsatta Çin’in yürüttüğü bu gizli katliamı duyurmaya, boykot etmeye, kardeşlerimiz için dua etmeye çağırıyoruz.” Zulme karşı durmanın en etkili yollarından biri boykot olduğunu söyleyen Sümbül, “Siyonist markalara verilen her kuruş, bir bombaya, bir kurşuna, bir çığlığa dönüşür. Zulme rıza, zulümdür. Boykot, elinden gelenin en azını bile mazlumdan esirgememektir. Sizleri, ömür boyu sürecek bir boykota sadakatle uymaya davet ediyoruz” diye konuştu.



Source link