Talan yasası onaylanamaz – Son Dakika Kültür-Sanat Haberleri

Maden ve enerji
projelerindeki izin
süreçlerini kısaltarak
enerji ve maden şirketlerinin
önündeki engelleri kaldıracak
yasa Meclis’e getirildi.
Arkeologların
“talan yasası” diye
adlandırdıkları yasa,
arkeolojik alanlar
açısından büyük risk
taşıyor.
Türkiye
Arkeologlar Derneği, yasa ile
ilgili bir açıklama yayımladı.

“Madencilik ve Enerji
Alanlarına Dair Yasa teklifi,
‘Kültürel/doğal mirasımızın ve
yaşam alanlarımızın sınırsız
yağmalanması yasası’dır”
diyen dernek, açıklamasında şu
ifadelere yer verdi: “13 Haziran
2025 tarihinde TBMM’ye sunulan
madencilik ve enerji alanlarına
dair kanun teklifi ile zaten
kısıtlı olan koruma maddeleri
de kaldırılarak doğal ve kültürel
mirasımız, zeytinlikler, meralar,
orman alanları, kıyılar, SİT
alanları, kısacası bir bütün
olarak yaşam alanlarımız ulusal
ve uluslararası özel şirketlerin
talanına/yağmasına açılmak
isteniyor.”

‘GARABET’

Açıklamada, yasa tasarısının
bütün olarak bir garabet ve
ülkemizin talan edilmesinin yasası
olduğunu söyleyen arkeologlar,
“ÇED muafiyeti genişletilerek
ve izin süreçlerinde yapılan
değişiklikle değerli madenlere
yönelik izinlerin yasal idareler
tarafından onaylanmaması
durumunda, kamu yararı
kapsamında cumhurbaşkanı
yardımcısı başkanlığında
dokunulmaz üyelerden oluşan
ve istedikleri her şeye onay
verecek bir kurul oluşturulmak
istenmektedir” diyor.

Açıklamada, “Yasanın
onaylandığı takdirde maden sahası
içerisinde herhangi bir yüzey
araştırması, arşiv taraması, kamu
kurum ve kuruluşlarının görüşü
alınmadan çalışmaya başlanması
daha sonrasında kültür varlığı
olduğu görülürse Kültür ve
Turizm Bakanlığı inceleme yapıp
bir karar vermelidir. Burada
maden ve enerji sahasında
kültür varlığının tespitini kimin
yapacağının belirtilmediği”ni
söyleyen arkeologlar, “Kültür
ve Turizm Bakanlığı’na alanda
kültür varlığı olduğu tespitini
yapıp bilgilendirecek kurumun
hangisi olduğuna dair bir bilgi yer
almamaktadır. Şirketin de bunu
bildirmeyeceği aşikâr. Kültür
Bakanlığı’nın bilgilendirilmesi
ve kazı yapılmasına karar
verildiği durumda da yapılacak
olan kazı masraflarını bakanlık
karşılayacak ve ruhsatın iptali
durumunda ise yatırım giderleri
tutarındaki tazminatı ruhsat
sahibine ödenecek. Mevcut
durumda alanda yapılacak
kurtarma kazılarını ruhsat sahibi
olan şirket karşılıyor. Bakanlık,
kültür varlıklarına ayırdığı kısıtlı
bütçesiyle bunu da karşılamak
istemeyeceği için maden alanında
tespit edilen/edilmeyen kültür
varlıklarının tahribatına göz
yumması kaçınılmaz görünmekte”
diyor.

Uluslararası sözleşmelere
aykırı olduğunun altını çizen
uzmanlar, “Bazı kanunlarda
değişiklik yapılmasına dair bu
kanun teklifini, ülkemizin de taraf
olduğu; Dünya Kültürel ve Doğal
Mirasın Korunması Sözleşmesi,
Arkeolojik Mirasın Korunmasına
İlişkin Avrupa Sözleşmesi,
Malta Sözleşmesi gibi birçok
Uluslararası sözleşmeye aykırıdır
ve dünyanın hiçbir yerinde böyle
bir yasa yoktur. Yasa teklifinin
bu haliyle onaylanması halinde
sonuçlarını kimsenin tahmin dahi
edemeyeceği boyutta bir kültürel
ve doğal miras tahribatına
yol açacaktır. Yasa teklifinin
bir an önce geri çekilmesi
gerekmektedir” çağrısında
bulundu.

‘SÜPER İZİN YASASI TÜRKİYE’Yİ ÇÖLLEŞMEYE SÜRÜKLÜYOR’

DR. AHMET GÜLER

(Çeşme Kent Konseyi Başkanı)

Türkiye’nin doğası, yıllardır
parça parça elden gidiyor. Bu
gidişin adı ne yazık ki “kalkınma”
ya da “yatırım” oluyor. Ama
artık bu kelimelerin arkasına
saklanan talan öyle bir noktaya
ulaştı ki, doğaya düşmanlığın
yasalaştırıldığı bir döneme girmiş
bulunuyoruz.

AKP tarafından Türkiye
Büyük Millet Meclisi’ne sunulan
“Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”,
teknik adıyla bir torba yasa.
Fakat içeriği, tam anlamıyla bir
doğa karşıtı seferberlik yasası.
Kamuoyunda “süper izin yasası”
olarak anılmaya başlanan bu
teklif, Türkiye’nin doğasını,
zeytinliklerini, ormanlarını,
meralarını ve köylüsünü
doğrudan tehdit eden bir yıkım
programı.

ÇED SÜRECİ TASFİYE EDİLİYOR

Bu yasa yürürlüğe girerse,
çevresel etki değerlendirmesi
(ÇED) süreci fiilen işlevsiz hale
getirilecek. Yatırımcı, projesi için
“ÇED olumlu” kararı almadan
önce de inşaata başlayabilecek.
Yani “Önce yap, sonra sor” modeli
devreye girecek. Dahası, birçok
proje türü ÇED kapsamından
çıkarılıyor. Tüm yetkiler, Maden
ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü
gibi merkezi ve denetim dışı
bir kuruma devrediliyor. Bu,
yerel yönetimlerin, çevre
müdürlüklerinin, halkın ve meslek
odalarının devre dışı bırakılması
anlamına geliyor. 


Source link

editor's pick

latest video

Mail Icon

news via inbox

Nulla turp dis cursus. Integer liberos  euismod pretium faucibua