Dedi ki:

*

Ben turizmde rakiplerimizi mutlaka gezerim. Protokolsüz, heyetsiz, korumasız, turist gibi.

Ardından da “Gel beraber Atina’ya gidelim. Ben tekneyle Pire’den Ege’ye geçeceğim” dedi.

Bakan Ersoy’la 7 saatlik Atina turu

Fena fikir gibi gelmedi bana.

Sabahın sekizinde Atina’ya indik. İner inmez de pişman oldum tabii.

Yanıyordu Atina. İzmir’den bile beter yanıyordu. Benim gibi sıcak sevmez için fenaydı yani.

*

Bakan Ersoy’un durumu şuydu:

Gerçekten de koruma yoktu, protokol yoktu, Yunan makamlarına bile haber vermemişti.

*

Ersoy’un teknesi Pire Limanı’nda demirliydi.

Teknede konuştum Bakan Ersoy’la.

*

Önce turizmdeki son rakamları sordum Bakan Ersoy’a.

Şunları söyledi:

*

“İlk çeyrekte her ne kadar ziyaretçi sayısı olarak geçen senenin bir tık altında kapatmış olsak da gelir olarak bu seneki hedef beklentilerimizle uyumlu bir artış yakaladık. Yılbaşından beri yaşanan savaş, deprem gibi olumsuzluklara rağmen haziran sonu itibarıyla ziyaretçi sayısında geçen seneki rakamları yakalayacağımızı düşünüyorum. Bunda turizmdeki çeşitlendirmenin etkisi büyük. Biz artık sadece deniz kum güneş gibi tek ürün satmıyoruz. Şehir turizmi, kültür turizmi, inanç turizmi gibi 60’tan fazla ürünle pazardayız.

*

Peki Atina ve Ege’de tekneyle dolaşmanın amacı?

Bakan Ersoy şunları söyledi:

*

Bir Turizm Bakanı, rakiplerini görmek zorundadır. Ben her fırsatta tüm rakiplerimizi normal bir turist gibi gezerim. Sokak sokak dolaşırım. Ne yapmışlar bakarım. Çarşılarını, plajlarını, sokaklarını, tarihi yerlerini geziyorum. Resmi gezilerde bunu yapmak mümkün değil. Heyetle gezerken bu izlenimleri elde edemiyorsunuz. İtalya’yı, İspanya’yı gezdim. En son Dubai’ye gittim, bakış açım değişti. Serbest bölge, turizm, ticaret… Hepsini bir bütün halinde yürütüyorlar. İlk üçe girmek istiyorsak bundan yararlanmalıyız. Çünkü onlar da adım adım bizim neler yaptığımızı, yatırım ve pazarlama stratejilerimizi takip edip doğru bulduklarını kendi ürünlerine uyarlıyorlar.”

*

Bizim kıyılar mı güzel? Başka ülkelerin kıyıları mı? Bakan Ersoy, bu soruya şu yanıtı verdi:

*

Biz çok şanslıyız. Bizim kıyılarımız doğal güzellikleriyle, mavisiyle, yeşiliyle çok daha üstün. Ancak yerel yönetimlere de çok fazla iş düşüyor. Yerimizde sayamayız, geliştirmek zorundayız. Çünkü rakiplerimiz boş durmuyor.

*

Bakan Ersoy, İstanbul ve İzmir’in alternatifleri olarak Atina, Madrid, Barselona, Roma ve Paris gibi şehirleri sayıyor.

Antalya’nın rakibi ise Mayorka.

Yunan adalarını ise Ege’nin alternatifi olarak görüyor.

*

Peki tüm bu özel seyahatlerde harcamalar devletin kasasından mı çıkıyor” diye sordum.

Bakan Ersoy, “Hayır, tamamını şahsen karşılıyorum” dedi.

MARMARİS REZALETİ: MÜNFERİT ÇARPIKLIKLAR

TÜRKİYE’nin gündeminde birkaç gündür Marmaris’te ortaya çıkan rezalet görüntüler var.

Bakan Ersoy’a bu konuyu da sordum.

Söyledikleri şunlar:

*

“Biz biliyorsunuz 2018 itibarıyla strateji değişikliğine gittik. Artık sadece niceliğin değil niteliğin de önemli olduğu stratejilerle hareket ediyoruz. Tabii ki bunlar, bizim nitelikli turizm hedefimizle uyuşmuyor.”

*

Bakan Ersoy, “Türk kültürü” vurgusu yapmayı da ihmal etmedi:

*

Bizim yaptığımız Türk turizmi. Türk kültürü de bu turizmimizin bir parçası. Dolayısıyla Türk örf ve adetleriyle uyumlu bir turizm yaklaşımımız olmalı. Kültürümüz bize özgüdür ve bununla diğerlerinden pozitif ayrışıyoruz. Arada istenmeyen şeyler de olabiliyor. Her ne kadar o görüntülerin çoğu iki yıl öncesine ait olsa da bunlar münferit olaylar. Bu tartışmalar vesilesiyle bu münferit çarpıklıklar da düzeliyor.”

Bakan Ersoy’la 7 saatlik Atina turu

7 SAATLİK TURUN SONU

BAKAN Ersoy, tekneyle Türk kıyılarına doğru devam ederken…

Ben “Bana müsaade” diyerek ayrıldım.

*

Gözünü seveyim İstanbul’un dedim.

Ve memleketime döndüm.

İMAMOĞLU DAVASINDAKİ İTİRAFÇILAR MESELESİ

– ANLATI PERİŞAN: Ekrem İmamoğlu’yla ilgili yürütülen soruşturmada her gün yeni itirafçılar ortaya çıkıyor. Bu itirafçılar, “her şey yalan, her şey iftira” diye özetlenebilecek İmamoğlu anlatısını darmadağın ediyorlar.

*

– KORKUNÇ SUÇLAMA: İmamoğlu’nun “itirafçılar” olayında bulduğu çıkış yolu ise… Hiç de yenilir yutulur olmayan tarzda bir suçlama yapmak. İmamoğlu’na göre savcılar, şüphelilere “seni mahvedeceğiz, gel iftira at, kurtul” diyorlarmış.

*

– KOLAY DEĞİL: Hiçbir savcı, iddia edilen tarzda hareket etmez, edemez. Hiçbir şüpheli de kolayca İtirafçı olmaz. Bu işler çocuk oyuncağı değildir.

Bakan Ersoy’la 7 saatlik Atina turu

*

– ÇARESİZLİKTEN: İmamoğlu’nun en yakınındaki isimlerin, “biz bu işleri İmamoğlu ile birlikte yaptık” demeleri… İmamoğlu’nu çok çaresiz durumda bırakıyor. İmamoğlu’nun savcılara yönelik korkunç suçlamasının arkasında işte bu çaresizlik var.

*

– ÇIKIŞ YOLU: Oysa İmamoğlu’nun yapması gereken şeyler şunlar: İtirafçıların itiraflarıyla tek tek hesaplaşmak. İtirafçıların itiraflarına odaklanmak. İtirafçıların itiraflarını çürütmeye çalışmak.

*

– İMKÂNSIZ ÇIKIŞ: İtirafçılara, “sizi zorla itirafçı yaptılar” diyerek bu işten sıyrılmak mümkün değil. Çünkü itirafçıların, “Biz kendi rızamızla itirafçı olduk, bizi kimse zorlamadı” demeyeceklerinin garantisi yok.



Source link