İstanbul’un kalbi Beyoğlu’nda yüzyıllardır şehre tanıklık eden Galata Kulesi, tarihi ve ihtişamıyla yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekmeye devam ediyor. Yenises Dergisi’nden Duriye Toker’in derlediği bilgilere göre, Galata Kulesi sadece mimarisiyle değil, taşıdığı derin geçmişi ve efsaneleriyle de kentin sembol yapıları arasında yer alıyor.
İlk olarak MS 508 yılında Bizans İmparatoru Justinianos tarafından inşa ettirilen Galata Kulesi, tarih boyunca pek çok savaşa ve felakete tanıklık etti. 1202’de başlayan Haçlı Seferleri sırasında büyük zarar gören kule ve çevresi, İstanbul’u yeniden ayağa kaldırmak isteyen Cenevizliler tarafından surlarla birlikte onarıldı. Yığma taş tekniğiyle güçlendirilen kule, 1446 yılında biraz daha yükseltilerek dönemin en yüksek binası unvanını kazandı. 1967 yılında ise kule bugünkü görkemli görüntüsüne kavuştu.
Zaman içinde farklı amaçlarla kullanılan Galata Kulesi, Kanuni Sultan Süleyman döneminde hapishane, ilerleyen yüzyıllarda ise rasathane ve yangın gözlem kulesi olarak hizmet verdi. Yangınlar, depremler ve savaşlarla yıpransa da, her seferinde onarılarak ayakta kalmayı başardı.
Yenises Dergisi’nden Duriye Toker’in belirttiği gibi kulenin tarihine dair en ilgi çekici efsanelerden biri, 17. yüzyılda Hezarfen Ahmet Çelebi’nin buradan gerçekleştirdiği uçuş denemesidir. Kendi yaptığı kanatlarla Galata Kulesi’nden havalanan Hezarfen’in, uçuşunu Üsküdar’da tamamladığı rivayet edilir. Bu olay Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde yer almakla birlikte, gerçekliği bugün bile tartışılmaya devam ediyor.
3 Eylül 1989’da alınan resmi kararla turizm merkezi ilan edilen Galata Kulesi, 2013 yılında UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne dahil edildi. Bugün müze ve seyir terasıyla ziyaretçilerini ağırlayan kule 360 derece panoramik İstanbul manzarası sunarak, her gün binlerce kişinin uğrak noktası oluyor.
Kaynak: Haber Merkezi