Tam metin: İSTAÇ başkanı Ziya Gökmen Togay ‘etkin pişmanlık’tan ifade verdi
CİHAN TEKİN
cihantekin@diken.com.tr
@tekincihann
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) odaklı ‘yolsuzluk’ soruşturmasında tutuklanan İSTAÇ Yönetim Kurulu Başkanı Ziya Gökmek Togay etkin pişmanlık hükümleri kapsamında ifade verdi.

İstanbul başsavcılığının ‘suç örgütü yöneticisi olmak’, ‘suç örgütüne üye olmak’, ‘irtikap’, ‘rüşvet’, ‘nitelikli dolandırıcılık’, ‘kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirmek’ ve ‘ihaleye fesat karıştırmak’ suçlamarıyla yürüttüğü İBB odaklı soruşturmalar sürüyor.
Görevden uzaklaştırılan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun da tutuklu olduğu soruşturmanın dördüncü dalgasında İBB iştiraki İstanbul Çevre Yönetimi Sanayi ve Ticaret A.Ş. (İSTAÇ) Yönetim Kurulu Başkanı Ziya Gökmen Togay da gözaltına alınmıştı. Togay 27 Mayıs’ta tutuklanmıştı.
Ziya Gökmen Togay’ın ifadesinin tam metni
Etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istediğini söyleyen Togay, İstanbul başsavcılığına ifade verdi.
24 Haziran 2025’te verilen ifadenin tam metni şöyle:
* Etkin pişmanlık hükümleri tarafıma anlatıldı. Etkin pişmanlıktan yararlanarak ifade vermek istiyorum.
* Ben kariyerime Türkiye Elektrik Kurumunda Kontrol Mühendisi olarak 1993 yılında başladım. 1998 yılına kadar burada çalıştıktan sonra özel sektöre geçerek Sabancı Holding’e bağlı Akçansa Çimento’da işe başladım. Burada şeflik, müdürlük gibi farklı görevlerde bulundum. 2010 yılında İstanbul’a gelerek üst düzey yönetici olarak 2018 yılına kadar burada çalıştım.
* 2018 yılının sonunda genel müdür yardımcısı iken Akçansa’dan ayrıldım. 2019 yılında yurt dışından tarafıma gelen teklifleri değerlendirdim. Bu süreçte kızımın üniversitesi henüz bitmediği, bizde ailecek yurt dışına taşınma planımız olduğu için yurt dışından gelen teklifleri bekletmek zorunda kaldım.
* Bu süreçte benim öncesinde beraber çalıştığım üst düzey bir yöneticiye İBB Başkan danışmanı Yiğit Oğuz DUMAN’ın ekibinden birileri arayarak İBB’de görev alabilecek nitelikli birisinin olup olmadığını sormuş, bunun üzerine benim ismim bu şahıslara iletilmiş.
* Beni 2019 yılının Temmuz ayları gibi Banu Saraçlar (Halihazırda İSPER’in yönetim kurulu başkanı) arayarak görüşmek istedi. Bu görüşmede Yiğit Oğuz Duman, Ertan Yıldız, Banu Saraçlar ve tanımadığım birkaç kişi daha vardı.
* Bu görüşme olağan bir iş görüşmesi şeklinde geçti. Bu görüşmeden çıktıktan sonra aynı gün aranarak iki gün sonra tekrar bir görüşmeye çağrıldım. Bu görüşmede bana İSTON A.Ş.’nin genel müdürlüğü teklif edildi. Bu görüşmede ben hem ailemle hemde Polonya’da bu süreçte iş için görüştüğüm şirket ile görüşme yapıp dönüş yapacağımı kendilerine ilettim.
‘Kızımın üniversitesi ve yaşlı aile bireyleri nedeniyle İBB’nin teklif ettiği yöneticiliği kabul ettim’
* Her ne kadar Polonya’daki görüşmede olduğum şirketin koşulları iyi olsa da hem kızımın o süreçte üniversite okuyor olması hem ailemizde bakmakla yükümlü olduğumuz yaşlı aile bireylerinin bulunması nedeniyle İBB’nin teklif etmiş olduğu yöneticilik pozisyonu daha ağır bastı ve bu talebi iki gün sonra kabul ederek İSTON A.Ş.’ye atandım.
* 2 Ağustos 2019 tarihinde İSTON A.Ş.’de genel müdür olarak göreve başladım. Ben burada çalıştığım süreç içerisinde siyasi sahiplerden arındırılmış, şirketin menfaatine uygun bir şekilde profesyonel olarak çalıştım. İBB bünyesinde çalıştığım süreç içerisinde genel müdür olarak görev yaptığım anonim şirketlerdeki maaşım dışında bazı yönetim kurulu üyeliklerinden resmi olarak huzur hakkı aldım.
* Bunun dışında elden veya başka suretle ek bir ücret veya ödeme almam söz konusu olmamıştır. Bu süreçte iştiraklerden sorumlu başkan danışmanı Ertan Yıldız’dı. Ertan Yıldız’ın ofisi Bakırköy’deki ek hizmet binasında bulunuyordu. Ertan Yıldız yine Bakırköy’de iştirak çalışanlarından oluşan bir koordinasyon ekibi kurdu. Bu yapı altı koordinatörlükten oluşuyordu;
- Satın Alma ve İhale Koordinatörlüğü,
- Hukuk Koordinatörlüğü,
- Finans Koordinatörlüğü,
- İnsan Kaynakları Koordinatörlüğü,
- İletişim Koordinatörlüğü,
- Endüstriyel İlişkiler Koordinatörlüğü
* Ertan Yıldız iştiraklerdeki bütün süreçleri bu koordinatörlükler üzerinden yürütmekteydi. Tüm yönetim kurulu kararları (satın alma, ihaleye çıkış, ihale sonuç, atama, terfi, finansal süreçler, sendikal süreçler vb.) bu koordinatörlükler üzerinden Ertan Yıldız tarafından onaylanıyor, daha sonra yönetim kurulu imzasına çıkıyordu.
* Yönetim kurulu kararlarının aslının üzerine İBB kaşesi vuruyor, bu kaşenin anlamı Ertan Yıldız’ın bu kararı onayladığı manasına gelmekteydi. Sonrasında bu yönetim kurulu kararları imzaya çıkıyor ve imzalar atılıyordu. Bu yapı yaklaşık 1,5 yıl öncesine kadar bu şekilde devam etti. Söz konusu anlattığım yapı gayri resmi olarak hiçbir hukuki alt yapısı olmadan kontrolsüz yürütülmüş bir yapıydı.
* Bu yapıda çalışan yaklaşık 70-80 kadar olan personel farklı iştirak şirketlerinde çalışmakta gözüken ancak burada bir fiil bulunan kişilerdir. Yaklaşık 1.5 yıl kadar önce İstanbul Yönetim Ajansı (İYA) şeklinde bir ajans kuruldu. Bahsetmiş olduğum 6 koordinatörlük ve bir çok personeli ile birlikte bu ajansa devroldu.
* Resmiyette burada gözükmese de burada çalışan bir kısım personelde işlerine burada devam ettiler. Bunun resmiyete dökülmesinin sebebi İBB içerisinde gayri resmi olarak yürütülen ihale kontrol sürecinden ben dahil birçok kişinin rahatsız olması, yürütülen sürecin hukuka uygun olmadığını dillendirmesinden kaynaklıdır. Bu ajans kurulduktan sonra İBB iştirakleri ile danışmanlık sözleşmeleri imzalanarak resmiyet kazandırılmıştır.
‘Yıldız ve Keleş satın almalarda çıkacak ihalelerin önce kendilerine bildirilmesini istiyordu’
* Ben göreve başladıktan bir iki ay sonrasında Ertan Yıldız ve Fatih Keleş satın almalarda çıkacak ihalelerin öncesinde kendilerine bildirilmesini istiyorlardı. Bu listeler ihalelerden yaklaşık bir ay önce ihalelerin detaylı bilgilerini içerir şekilde (ihalenin türü, yaklaşık maliyet, daha önce hangi firmanın kazandığı) kendilerine bildirilmekteydi.
* Başlangıçta bu bilgileri bizden WhatsApp üzerinden istemişlerdi. Kısa bir süre sonra bu bilgilerin kendilerine kapalı zarf içerisinde çıktı olarak verilmesini istediler. Bu zarfları ya kendilerine yada sekreteryalarına teslim etmekteydik.
* 2022 yılında İSTAÇ A.Ş. Genel Müdürü olarak atandım. Buraya atanmamın temel sebebi İSTON’da başarılı bir şekilde şirketi yürütüp, şirket karlılığını arttırmamdan dolayı olmuştur. İSTAÇ’ın faaliyet alanlarından bir tanesi hafriyat ve döküm alanlarının yönetimiydi. Göreve başladıktan sonra yaptığım ilk tespitlerden biri 2021-2022 yıllarında hafriyat alanlarından gelen gelirlerin düşmüş olmasıydı.
* Bunun sebebi ise İSTAÇ’ın yönetiminde olmayan Cebeci bölgesindeki döküm alanıydı. Ben öncesinde Akçansa firmasında çalışmamdan kaynaklı olarak çimentonun ham maddelerinden olan Agrega madenini bilmekteyim.
* Bundan dolayı da Güney Cebeci ve Kuzey Cebeci bölgesinin geçmişine de bir nebze hakimim. Bu alanı genel itibariyle anlatmak gerekirse söz konusu alan 2018 öncesinde başta birçok özel maden ruhsatı sahibi tarafından işletilmekteydi.
* Bu alanda madencilik faaliyetleri kapsamında gerekli rehabilitasyon işlemlerinin yapılmaması ve maden alanlarının insan hayatı açısından tehlike arz eder duruma gelmesi sebebiyle öncelikle bölge maden içerikleri baz alınarak Güney Cebeci ve Kuzey Cebeci şeklinde altında özel şirketlerin bulunduğu iki yapı haline getirildi.
* Bu şirketlere rehabilitasyon için süre verildi. Bu kişiler gerekli rehabilite işlemlerini yapmadıkları için söz konusu alan ilgili kamu kurumu tarafından mühürlendi. 2018 yılında bu bölgede İSFALT isimli kurum da ortak edilerek ihaleye çıkıldı. Ve bu şekilde söz konusu alanın rehabilite ve döküm işlemleri yapılmaya başlandı. Bu alanda MAPEG, Çevre Koruma Daire Başkanlığı, İSFALT(Sütre Yapım İşi) kendi farklı işleri bulunmaktadır.
* Güney Cebeci alanında İSTAÇ’ın herhangi bir döküm faaliyeti yoktur. Burada yapılan döküm işleri bahsetmiş olduğum üç kurum ile yapılan ruhsatlandırma ve işler karşılığı yapılmaktaydı. Ancak benim
yönetiminde bulunduğum kurumun dahili olmadığı için detaylarına tam manasıyla vakıf değilim.
* Bu bölgede resmi izinleri alınmış koordinatlar dahilinde İSTAÇ’ın Kuzey İstanbul (Murat Gülibrahimoğlu’nun sahip olduğu) ile arasında danışmanlık sözleşmesi vardı. Bu sözleşme ben göreve gelmeden önce imzalanmış ve bu sözleşme karşılığında da yıllık bir danışmanlık ücreti alınmıştır.
* İSTAÇ’ta göreve başladığım zaman Murat Gülibrahimoğlu halihazırda İSTAÇ’ın sahip olduğu döküm sahalarının büyük çoğunluğunun işletmenliğini yapıyordu. Fatih Keleş, İbrahim Bülbüllü ve Murat Gülibrahimoğlu’nun samimi olduklarını bende bu kurumda yönetici olduktan sonra öğrenmiş oldum. Hafriyat Dökümüne konu olan bölgeler genelde eski maden ocaklarıdır.
* Bu ocaklarda maden tükendiği zaman ruhsat sahipleri bunu iade etmeden evvel (muvaffakatname vermeden evvel) ki süreçte Fatih Keleş ile görüşüyorlar. Fatih Keleş ile anlaştıktan sonra sürece devam ediyorlar. Yasal süreçler tamamlandıktan sonra bu alanlar İBB’ye devrediliyor. Bu devirden sonra İBB meclis kararıyla İSTAÇ’a devirler gerçekleşiyor.
‘Döküm sahası İstaç tarafından işletilmeye başlanınca Güibrahimoğlu tarafından tepkiyle karşılandım’
* İSTAÇ gelir getirici yöntem ile teklif toplayarak bu alanların işletilmesini sağlıyor. Dışarıda oluşan teamül gereği İSTAÇ teklif topladığı zaman genelde buraya bu süreçleri yönetenler en uygun teklifleri veriyorlardı. Söz konusu alanları görüşme süreçlerini Fatih Keleş yürüttüğü için bu alanlar onunla beraber hareket eden Murat Gülibrahimoğlu’nun kontrolüne girmiştir.
* Bu süreçlere İSTAÇ olarak benim müdahale etme imkanım olmamıştır. Ancak bu durumdan rahatsız olmamdan kaynaklı döküm alanlarını İSTAÇ’ın işletmesi amacıyla bazı girişimlerim oldu. Bunların neticesinde halihazırda benim dönemimde üç tane döküm sahası İSTAÇ tarafından işletilmeye başlandı. Bu nedenle Fatih Keleş ve Murat Gülibrahimoğlu tarafından da tepkiyle karşılandım.
* İSTAÇ’ta göreve başladığım zaman halihazırda Sarılar firması İSTAÇ ile çalışmaktaydı. Ertan Yıldız’ın Sarılar firmasına kendi bilgisi olmadan ödeme yapılmaması talimatı vardı. Bazende beni arayarak firmanın kendisiyle temasa geçtiğini, maddi sıkıntıda olduğunu, ödeme yapılması gerektiğini söylerdi, bu firmayla ilgili kendisine her süreçten bilgi verilmesini isterdi.
* Bazı zamanlarda Sarılar firmasına üç gün sonra, bazende iki gün sonra birisini göndereceğini, bunu firmaya bildirmemi isterdi, ben sadece bana verilen talimat gereği İsmail Sari’ya Ertan Yıldız size bir iki gün sonra birisini gönderecekmiş şeklinde bilgi verirdim. Giden kişinin kim olduğunu, ne aldığını, orada ne iş yaptığını bilmemekteyim. Söz konusu firma araç kiralama firması olması, Ertan Yıldız’ın da bu firmadan bazı dönemlerde araç temin ettiğini bilmem dolayısıyla bana söylenen talimat neticesinde giden kişinin bu kapsamda gittiğini düşünmekteydim.
‘Sarılar firmasına ödeme yapılması talimatlarından sonra 10 gün içinde ödemeler yapılmaktaydı’
* Bana sormuş olduğunuz Ahmet Yıldırım isimli şahıs İSTAÇ personelidir. Bu şahıs Ertan Yıldız’ın şoförü olan Bayram isimli şahıs ile samimidir. Ben hiçbir zaman Sarılarla görüşmeye Ahmet Yıldırım’ı göndermedim. Dediğim gibi kimin gittiğini de bilmiyorum. Ancak bu şahıs gitmiş ise Ertan Yıldız’ın şoförü Bayram tarafından buraya yönlendirilmiş olması mümkündür. Yine Fatih Keleş’in de Sarılar firmasına dönem dönem ödeme yapılması talimatları gelmekteydi.
* Bu firma dışında ne İSTON’da ne de İSTAÇ’ta başkaca bir firma için bana böyle bir talimat verilmemiştir. Hem Fatih Keleş hemde Ertan Yıldız’dan Sarılar firmasına ödeme yapılması talimatlarından sonra yaklaşık 1 hafta 10 gün içerisinde ödemeler yapılmaktaydı. Ben hiçbir suretle Sarılar’ın ifadesinde belirttiği, yapmış olduğu ödemeler hakkında bilgi sahibi değilim. Her ne kadar bu olaylarda ben rüşvete aracı gibi gözüksem de giden şahsın ne için gittiğini şimdi öğrenmekteyim.
* Benim çalıştığım dönemlerde bana hiçbir şekilde herhangi bir firmaya (Sarılar’da dahil) ihale için davet göndermem veya açık ihalelerde bir firmanın lehine/aleyhine tutum sergilemem şeklinde bir talimat verilmemiştir, verilseydi de bu talimatı yerine getirmeyeceğim bilinmekteydi.
* Bundan dolayı ihale öncesinde yaklaşık maliyet ve ihaleye çıkış maliyeti gibi bilgilerin benden temin edildiğini düşünmekteyim. Şartnamelerin hazırlanmasında hiçbir şirkete öncelik tanınacak işlemler yapılmamıştır. Eğer böyle olsaydı Sarılar İSTAÇ’ta girmiş olduğu tüm ihaleleri alırdı.
* Yapılacak araştırmayla görülecektir ki Sarılar’ın girip de alamadığı birçok ihalede mevcuttur. Birçok şartname eski dönemlerden gelen şartnameler olup içerikleri değiştirilmemiştir. Yine İBB’den iştiraklerin almış olduğu işlerin şartnameleri ayrıca bir madde yoksa İBB’den alındığı şekilde yazılmaktaydı. Bu şartnamelerin içeriğine de dokunmak mümkün değildi.
Vega Hereco firması
* Vega Hereco firması İSTAÇ’ta göreve başlamamdan önce İSTAÇ’ta atık dönüşüm tesisinin işletmesini almış. Göreve başladıktan sonra sözleşmeden kaynaklı yükümlülüklerinin bazılarını yerine getirmediğini tespit ettim. Bazı yapması gereken yatırımları yapmadığını tespit ettim.
* Firmaya uyarı ve ihtar yazıları yazıldı, hatta son ihtarda sözleşmenin feshine kadar gelecek yaptırımların yapılacağı uyarısı yapıldı. Bunun üzerine Aykut Erdoğdu beni ziyaret etti. Kendisinin firmayı iyi tanıdığını, iyi bir firma olduğunu, mağdur olduğunu söyledi.
* Bende kendisine tutanaklarla ve resimlerle yazdığımız ihtarın sebeplerini aktardım. Gerekli aksiyonları almadığı takdirde sözleşmenin feshedileceğini kendisine ilettim. Söz konusu firma bu ihtarlardan sonra gerekli yatırımları yaparak işe devam etti.
‘Hiçbir suça dahil olmadım’
* Ben çalıştığım süreç içerisinde ifademin bütünüyle anlattığım şekliyle hiçbir suça dahil olmadım.
Örgüt hiyerarşisi içerisinde yer almadım. Bu yapıyla ilişkilendirilmem söz konusu olamaz.
* Ben CV’im neticesinde burada yönetici olmuş birisiyim, tecrübemden ve iş ahlakımdan kaynaklı olarak hukuka aykırı talepler bana iletilmemiştir. Ama benim dışımda benim üzerimden yapılmış işler olduğunu fark ettim. Benim dahil olmadığım bu hususlardan sorumlu olmamda mümkün değildir.
Şüpheli Müdafiilerden Soruldu:
* Müvekkilimiz soruşturmaya ilişkin samimi beyan ve itiraflarda bulunmuştur. Kendisi Türkiye’nin önde gelen şirketlerinde çalıştıktan sonra İBB’ye iki şirkette genel müdür olarak çalışmıştır. Fakat soruşturmaya yönelik olan olaylarla ilgili gayri hukuki ve suç teşkil eden hiçbir faaliyette bulunmamıştır. ,
* Sosyal medyada ve televizyonlarda takip ettiğimiz diğer şüphelilerin vermiş olduğu ifadelerde de genel müdürlerin bir çoğunun söz konusu olaylardan haberdar olmadığı açıkça ifade edilmiştir. Vermiş olduğumuz ek ifademizinde sayın savcılıkça uygun görülerek adli kontrol şartıyla serbest bırakılmasını talep etmekteyiz, dedi.
* Ceza Muhakemesi Kanununun 147’nci maddesinde yazılı hususların yerine getirilmesinden sonra tutanak okunup, ifade veren ile hazır bulunanlar tarafından imza altına alınmıştır.
İBB soruşturmasında dördüncü dalga: 25 kişi tutuklandı
Tam metin: ‘Etkin pişmanlık’tan salıverilen Servet Yıldırım’ın ifadesi
Aykut Erdoğdu’nun ifadesi: Ertan Yıldız’ın iftirası
İBB iştiraki İSTAÇ’ın genel müdürü ‘corona’ nedeniyle hayatını kaybetti
Source link
editor's pick
latest video
news via inbox
Nulla turp dis cursus. Integer liberos euismod pretium faucibua