İBB operasyonlarının dışındaki Avukat Mehmet Yıldırım ve Avukat Rezan Epözdemir ile organize suç örgütü lideri olduğu iddiası devletin kayıtlarında yer alan Selahattin Yılmaz’ın gözaltına alınmasını, turnusol kâğıdı sisteminden ayrı tutmak doğru olmaz.

AKP’li siyasetçi ve Avukat Mücahit Birinci’nin yaşadıkları da yine aynı sürecin köşe taşlarından.

Belki Epözdemir ile Yıldırım’ın gözaltına alınması AKP’deki süreci daha da etkin hâle getirdi.

Dalgalar halinde devam eden CHP’lilere yönelik operasyonların yanı sıra son iki haftada yargı – devlet – iktidar hattında patlak veren skandalvari gelişmeler AKP’yi sarstı.

Yaşananların merkezinde “Sadece AKP var” demek doğru mu bilemiyorum. Aslında “Cumhur İttifakı” şeklinde nitelemek daha doğru olacak sanırım.

Zira her üç soruşturmanın; AKP’de oluşturduğu rahatsızlık ve hoşnutsuzluğun benzerini MHP Genel Merkezi’nde de yarattığı kimi kaynaklarca ifade ediliyor.

Dikkat çeken “Matruşka” operasyonları

Süreci, AKP’nin kendi içindeki kaynamalar ve AKP – MHP arasında “aba altından sopa gösterme” atakları şeklinde ayrı ayrı değerlendirmenin, yaşananların daha rahat anlaşılmasını sağlayacağını düşündüm.

Önce AKP içinden başlayayım. Özellikle Avukat Yıldırım ve Avukat Epözdemir’in adli soruşturmaya alınması; parti tabanı ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “yakın çevresi” arasında bir süredir yaşanan ancak seslendirilemeyip saklanan krizi ortaya çıkardı. Parti içindeki siyasiler, bu tabloyla Cumhurbaşkanı Erdoğan’la mesai yürüten siyasetçi / bürokrat / danışman grubuna karşı bir kazanım elde etti.

Bu noktada bir parantez açayım.

Parti tabanı ile Erdoğan’ın yakın ekibindeki bazı isimler arasındaki problem yeni değil. Bilhassa İstanbul Adliyesi’ndeki görev değişimi sonrasında oluşan yeni güç tablosu, ekipler arasındaki savaşın kaynağı oldu.

Adliyedeki değişim sonrasında kulislere yansıyan iddialara göre, “Antepli avukatlar” olarak tanımlanan grup başsavcılık yönetimiyle sorun yaşamaya başladı.

Bunun üzerine, Ankara’da yargı camiasında tanınan, hatta hakkında “Ankara Adliyesi’nin sivil başsavcı vekili” tanımlaması yapılan bir avukatın, İstanbul Adliyesi’ndeki değişimden sonra kente giderek faaliyete geçmesi dikkatlerden kaçmadı.

Epözdemir dosyasında kim kazandı?

İddialar bu kadarla sınırlı değil elbette. İstanbul Adliyesi yönetimi, yeni çalışma sisteminde tercihlerini farklı yönde kullanınca, işler daha da kızıştı.

Bir yandan İBB soruşturmaları devam ederken, diğer yanda ise yargı merkezli AKP içinde sıkıntı baş gösterdi.

Başsavcılıktan gerekli desteği bulamayan Antepli avukatlar, iddialara göre farklı bir kanal açarak savcılık üzerinde etkin hale gelmeye başladı.

İşte bunlardan bir tanesi Avukat Rezan Epözdemir dosyası oldu.

İddiaya göre, Epözdemir ile ilgili dosyaya MİT destek verdi. Zira, Epözdemir’in dosyasında yer alan 2021 tarihli mesajlara bakıldığında, ünlü avukatın epeyce zamandır takipte olduğunun ipucu görülüyor haliyle.

Bu aşamada Ankara kulislerine yansıyan bilgilere göre; İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Epözdemir’le ilgili soruşturmayı yürütmekte “çekimser” kaldı. Ancak, “yukarı”dan gelen talimat sonrasında Epözdemir’in dosyası açıldı.

Epözdemir’in gözaltına alınacağı, daha bir hafta öncesinden İstanbul Adliyesi’nde konuşuldu. Adliyeyi yakından takip eden gazeteciler bu gelişmeden haberdarken, Epözdemir’in bilgisinin olmaması hayatın doğal akışına aykırı kuşkusuz.

Parti kanadı, Cumhurbaşkanlığı kanadına karşı şimdilik puanı kazanmış görünüyor.

Epözdemir’in dosyasının açılmasıyla, avukatın bağlantılarının da gün yüzüne çıkması olasıyken, kulislere farklı bir iddia düştü. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Başdanışmanı Mehmet Uçum’un Epözdemir’le bağlantısı gündeme getirildi. Kimi AKP’liler ve iktidara yakın bazı gazeteciler bu iddiayı seslendirdi. Uçum, avukatı aracılığıyla açıklama yaptı, iddianın gerçek olmadığını belirtti.

Fakat bu açıklamaya karşın, İstanbul cenahından ısrarlı biçimde bağlantı vurgusu yapılmaya devam ediliyor. Bu konuda ortaya atılan bir iddia var, ancak taraflarına ulaşamadığım için şimdilik kullanmadım.

Epözdemir’le ilgili bilinen ancak kapalı kapılar ardında konuşulanlar bu kadar değil. İşin bir de Adalet Bakanlığı boyutu var. Yine kulislerdeki iddialara göre; Adalet Bakanlığı’ndan üst düzey bir yetkilinin yakını ile Epözdemir, İstanbul Anadolu Adliyesi’ndeki bir dosyada birlikte hareket etti.

Söz konusu cinayet dosyası 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde. İddiaya göre; bakanlık yetkilisinin yakını mahkeme heyeti ile görüşmek için bakanlığı devreye soktu.

Bu durum, ister istemez Adalet Bakanlığı ile İstanbul Adliyesi arasında bir “zorunlu birliktelik” halini ortaya çıkardı. Kaldı ki, Bakan Yılmaz Tunç’un açıklamalarında bunu görmek mümkün. Ayrıca, oluşan atmosfer bakanlık ile başsavcılık arasında elbette “hat kopmasına” neden olacak yakın zamanda. Sinyaller bunu gösteriyor.

Birinci’nin istifası

Avukat Mücahit Birinci’nin yaşadıkları da yine AKP içindeki kontrol edilmeye çalışılan sürecin önemli parçası.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, İBB soruşturmasında tutuklu iş insanı Murat Kapki’nin şikayetiyle başlattığı İBB Borsası iddiası hem yargıyı hem de AKP’yi sarstı.

Öncelikle belirtmek gerekir ki, Kapki aynı zamanda MHP Genel Merkezi’ne uzak olmayan isimlerden. Hatta gözaltına alındığında soruşturma savcılığınca “fazla bunaltılmaması” yönünde MHP Genel Merkezi’nden telkinlerde bulunulduğu iddia edildi.

CHP Genel Başkanı’nın açıklamaları sonrasında AKP içinde ve iktidar partisine yakın gazeteciler arasında ağır polemik yaşandı. Birinci, ihraç edilmesi yönünde süreç başlatılırken istifa etmeyi tercih etti. Bu tasarruf, Birinci ile karşısındakiler arasındaki henüz ilk raunt.

Bu olayda da parti tarafı, bir puan daha kazanmış görünüyor, şimdilik.

Selahattin Yılmaz

Çakıcı’nın adamının yakalanması

Gelelim Selahattin Yılmaz operasyonuna.

Yeraltı dünyasının önde gelen isimlerinden Alaaddin Çakıcı’nın çatısı altında organize suç örgütü faaliyetleri gösterdiği öne sürülen Yılmaz’ın gözaltına alınması hem AKP’yi hem de MHP’yi tartışılır hale getirdi.

Yılmaz, MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin girişimiyle çıkartılan düzenlemeler sonrası serbest bırakılan isimlerden.

Hiç beklemediği anda gözaltına alındı. Ayrıca biri kadın iki avukat da Yılmaz’la bağlantıları olduğu iddiasıyla İstanbul’da gözaltındalar.

Her ne kadar Yılmaz’ın gözaltına alınmasının gerekçesi, İBB itirafçısı Aziz İhsan Aktaş’a yönelik suikast gerçekleştirmenin planlaması olsa da perde arkasında başka hesaplar var.

İlki, Yılmaz’ın piyasadaki konumu. Bilindiği üzere, bir dönem İstanbul’un hâkimi olan Çakıcı ve Sarallar’a bağlı grupların kentteki hakimiyeti sonlandı. Güç, el değiştirdi İstanbul’da. Şimdilerde Sedat Şahin ve ekibi kente hâkim görünüyor. Bu nedenle, Selahattin Yılmaz’ın sistemden tasfiye edilmesi gerekti.

Diğer yönden, Yılmaz’ın MHP ile yakınlığı. Kapki olayında MHP’nin CHP’ye “sufle verdiği” iddiası var. AKP’yi zor durumda bırakan bu sufleye karşılık Yılmaz’a yönelik operasyonu bu kapsamda düşünmek gerekir.

Kaldı ki, aynı operasyonda Ankaralı iki Avukat Semra Ilık ile Cem Duman gözaltına alındı. Cem Duman’ın AKP Genel Merkezi ve Cumhurbaşkanlığı’ndaki bazı isimlerle yakınlığı var. Suç örgütü lideri Yılmaz, Duman’ın nikah şahidi. Nikahtaki diğer tanıklar BESA’nın sahibi Salih Bezci, Sampa Holding Yönetim Kurulu Başkanı Tarık Altuncu, spor yorumcusu Şansal Büyüka ve Socar Holding CFO’su Teymur Abas, dizi oyuncusu Oktay Kaynarca ve Ankaralı müteahhit Önder Cavcav’dı.

Kaynaklar, AKP’ye yakınlığıyla bilinen Duman’ın aynı zamanda bazı üst düzey MHP’lilerin de vekaletine sahip olduğunu belirtti.

Diğer Avukat Semra Ilık da yine Duman gibi AKP’ye yakın hukukçulardan. Cumhurbaşkanlığı’nda görevli isimlerin nüfuzunu kullanmaya çalıştığı ifade ediliyor. Ilık’ın Ankara Emniyeti’nden polis korumasının bulunduğu ifade ediliyor.

Bu operasyonun önemi şuradan belli; her operasyon için sabahları erkenden sosyal medya paylaşımı yapan İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya bile hiçbir bilgilendirme yapmadı.

Kimse ortaya çıkan tabloya bakıp nasıl pozisyon olacağını bilemiyor!

MHP Mersin Milletvekili Levent Uysal

MHP’den Uysal mesajı

Siyasi bağlantılı adli operasyonlar sırasında MHP Mersin Milletvekili Levent Uysal’ın adının sahte diploma skandalına karışması partide ciddi sıkıntı yarattı.

Eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş’in öldürülmesi, üç milletvekilinin uluslararası altın kaçakçılığında isimlerinin geçmesi akıllarda. Bu kez de Uysal’ın adının sahte diploma skandalında çıkması Bahçeli yönetimini zor durumda bıraktı.

Bu çerçevede, MHP’li Celal Adan’ın, Bahçeli’nin talimatı üzerine Adalet Bakanlığı’yla temasa geçtiği ve Bahçeli’nin “nereye kadar giderse gitsin” şeklindeki mesajını ilettiği başkent kulislerinde konuşulanlardan.

Görülen o ki; yakın geçmişte Sinan Ateş konusuna adı karışan MHP’li Olcay Kılavuz’un yaşadıkları Uysal için de geçerli olacak.

*          *          *

Okuduklarınızın özeti şu: Siyasette ve bürokraside herkes herkese operasyon yapıyor!

Herkes kendine göre vaziyet almaya çalışıyor. Artık neler olacağını kimse bilmiyor! Bu kadar gürültüye karşın birkaç basit açıklamanın dışında sessizlik var.

Farkındayım, okuduklarınız fazlasıyla karışık. Fakat bu şekilde özetlemeye çalıştım.

Bu arada, Büyüteç’te okuduğunuz bu konuları, bu işlerin içindeki siyasiler, üst düzey bürokratlar, iktidara yakın gazeteciler hatta iktidar tarafından muhalif olarak tanımlanan kimi gazeteciler de biliyor.

Nedense kimse kamuoyu bilgilendirmesi yapmayı tercih etmiyor!

 

 

 

  

 

 

 

 

 

Tolga Şardan kimdir?

Tolga Şardan, 1988’de yerel olarak yayınlanan Ankara Ulus gazetesinde mesleğe başladı. 1989’dan 2018’e kadar Milliyet gazetesinde polis muhabirliği , Ankara Temsilci Yardımcılığı ve köşe yazarlığı yaptı. 

Haber ve yazılarıyla, 1992’den itibaren Çetin Emeç, Muammer Yaşar Bostancı, Abdi İpekçi’nin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Yanı sıra, haberler Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Spor Yazarları Derneği’nce ödüle layık görüldü. 

Ayrıca Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nce verilen 2021 Yılı Basın Özgürlüğü Ödülü’nün sahibi oldu. 

Şardan, 2019’da Doğan Kitap’ta yayımlanan “Komonist Masası’nda Nazım Hikmet” adlı araştırma sürecindeki kitabını kaleme aldı. 

2019’dan bu yana T24’te en çok güvenlik konularını ele aldığı Büyüteç adlı köşeyi yazıyor .



Source link