İnkar, imha ve tecridin yenilgisi
- İnkar, imha ve tecrit yenilgiye uğratılmıştır. Sıra Kürt özgürlüğünün demokratik ve komünal toplum inşasındadır.
 
Kürt halkı, Kürt siyaseti, Ortadoğu siyaseti kelimenin tam anlamıyla gerçekten bir dönüm noktası yaşıyor, yeni bir eşikten geçiyor. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’dan beklenen videolu açıklama kamuoyuyla buluştu. Önder Öcalan’ın yine manifesto niteliğindeki değerlendirmelerin yer aldığı çağrının en merak edilen yanı PKK’nin silah bırakmasına ilişkindi. PKK’nin ulus- devletçi ve buna dayalı ulusal kurtuluş savaşı stratejisinden vazgeçmesini ve buna bağlı olarak da temel savaş stratejisinden de vazgeçmenin gerekliliğini vurgulamış ve demokratik siyasetin temel mücadele biçimi olarak rol oynayacağını dile getirmiştir. Dünyanın ve bölgenin önemli devletlerinin, siyasetçilerinin, insan hakları kuruluş ve aktivistlerinin, önemli basın kuruluşlarının büyük ilgi gösterdiği 11 Temmuz Cuma günü gerçekleşecek olan silah bırakmanın ilk etabı bu çağrı gereğince hayata geçecektir.
Yedi dakikalık videonun her kelimesi üzerinde ciddi kafa yorulmuş, hem stratejik değişimin gerekliliği ve nedenlerinin altı önemle çizilmiş, hem bu değişikliğin nasıl bir mücadele yöntemine ve stratejiye evirileceği özenle vurgulanmış. Bu video bir yandan da devlete bir paradigma değişikliğine gitmesi gerektiğini, bunu yapamazsa yaşanacak felaketlerden sorumlu olacağını hatırlatırken bölgesel ve küresel toplum için de tarihsel toplumsal bir içerik taşıdığına dair vurgu yapıyor. Yaptığı çağrının ve strateji değişikliğinin Kürt özgürlük mücadelesinden asla bir vazgeçiş olmadığı 50 yıllık “Kürdistan Devriminin Yolu” manifestosunu başarıyla ikame eden bir çağrı ve strateji değişikliği olduğunu söylüyor.
Bu videonun yayınlanması sıradan bir gelişme değil, Türkiye cumhuriyeti devletinin yüz yıllık inkar ve 26 yıllık tecrit siyasetinin sona erişinin ilanıdır. Yirmi altı yıl önce NATO, CİA ve MOSSAD işbirliğiyle geliştirilen komplo neticesinde esir alınan, esir alınış ve esarete tutuluş biçimi bir halkı en aşağılayıcı ve onur kırıcı yöntemlerle geliştirilen ve 26 yıllık bir tecride tabi tutulan bir liderdir Abdullah Öcalan. Ve şimdi yanına aldığı yoldaşlarıyla birlikte Kürt Halk Önderi’nin ve O’nun şahsında Kürt özgürlük mücadelesinin mezarı yapılmak istenen İmralı tecrit adasından Kürt halkına yeni bir mücadele evresine dair manifestoyu büyük bir kararlılık ve özgüven ile okuyor. Bu mesajı dışarıya, örgüte, halka götürmek zorunda kalan da elbette bütün bu siyasetin mimarı olan Türk devletinin yetkilileri.
Ağrı İsyanının bastırılmasından sonra Cumhuriyet gazetesinde çıkan bir çizgi resimde bir mezar çizilmiş ve mezar taşına “muhayyel Kürdistan burada yatmaktadır” yazılmıştı. Eğer başarabilselerdi İmralı adasına dikecekleri bir mezara da “muhayyel Kürdistan burada yatmaktadır” yazacaklardı. Ancak bu video-manifestonun okunması, İmralı adasının ve sömürgeciliğin kayıtlarına “Kürt’ün inkar, imha ve tecridi burada yatmaktadır” yazdırmıştır.
Ne Önder Öcalan’ın Komünalist Toplumunu “Komünalizm, Paris Komünü yenildiğinde tarihe karışmıştı” diyerek, ister demokratik sosyalizmini burjuva demokrasisi ve liberalizm, revizyonizm olarak değerlendiren, küçümseyen Ortodoks solcular, ne “Kürtlerin özgürlüğünü satıyor” diyen Kürt ilkel milliyetçileri yaşanan gelişmelerin bir tekini bile okuyabilme ferasetinde değiller ne yazık ki. Bu önderlik ve bu önderliğin geliştirdiği paradigma Kürt Özgürlük Hareketi’ni NATO’nun ve bölgesel sömürgeci güçlerin ortaklığına karşın 50 yıl süren mücadele pratiğinde yenilmez kılmıştır. Bugün Kürt Özgürlük Hareketi’yle, onun önderiyle bir müzakere masasına oturmuş olmaları bu zaferi kazanamamış olmalarının, bu hareketin ve fikrin yenilgiye uğratılamamış olmasının itirafıdır. Önder Öcalan, fikirleriyle, öngörüleriyle, analiz ve okumalarıyla, paradigmal inşa gücüyle örgütünü dünyadaki devlet dışı en büyük güç haline getirirken uluslararası ve bölgesel aktör ve devletler nezdinde bu hareketi, Kürt halkını dikkate almadan politika üretememeleri noktasına getirmiştir.
Bu video manifestoyla, süreç geri dönülmez bir evreye geçmiş, bir müzakere masası kurulduğu her iki tarafça da deklere edilmiştir. Hiç kimse bu müzakere masasını deviren taraf olmak istemeyecektir bu saatten sonra. Çünkü bunun ulusal, bölgesel ve uluslararası düzlemde çok ciddi faturası olacaktır. Kürtler için durum ve hedef artık son derece nettir aslında. Bir strateji değişikliği, elli yıllık özgürlük mücadelesini yürüten önderlik tarafından deklere edilmiş, hareket bu stratejiyi kabul ettiğini ve benimsediğini söylem ve eylem düzeyinde kabul ettiğini beyan etmiştir. Kürt halkına ve dostlarına düşen görev bu manifestoyu güçlü bir şekilde sahiplenmek demokratik muhalefet ve siyaseti muazzam geliştirmek olmalıdır. İnkar, imha ve tecrit yenilgiye uğratılmıştır. Sıra Kürt özgürlüğünün demokratik ve komünal toplum inşasındadır.
Source link
editor's pick
latest video
news via inbox
Nulla turp dis cursus. Integer liberos euismod pretium faucibua


