Olaylar Ve Görüşler yazdı : Neredesiniz hukuk fakülteleri? – Av. Erol Ertuğrul


1960’lı yıllarda Türkiye’de İstanbul ve Ankara’da olmak üzere
iki hukuk fakültesi vardı. Bugün
Türkiye’de özel hukuk fakülteleri
ile birlikte 92 hukuk fakültesi var.

Ben Ankara Üniversitesi Hukuk
Fakültesi mezunuyum. Fakülte 5
Kasım 1925 günü “Ankara Hukuk
Mektebi” adı ile Atatürk tarafından açılmıştı. Atatürk o gün,
“Bu kurumun açılışında duyduğum mutluluğu hiçbir yerde duymadım” demişti. Bu sözler bizim
onur duyduğumuz yol göstericimiz oldu. İstanbul ve Ankara hukuk fakültelerinin efsane öğretim üyeleri vardı.

Demokrat Parti’nin hukuk dışı
uygulamalarına ve özellikle Tahkikat Komisyonu adı ile yargılama yetkisi verilen kuruma karşı 28 Nisan 1960 günü İstanbul
Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde
öğrenciler eyleme başladılar. Polis orantısız güç ile öğrencileri susturmaya çalıştı. Orman fakültesi öğrencisi Turhan Emeksiz
polis kurşunu ile yaşamını yitirdi. Onlarca hukuk öğrencisi yaralandı. İstanbul Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sıddık Sami
Onar öğrencilerin yanında yer aldı ve polis yumruğu ile kaşı yarıldı. Sıddık Sami Onar daha sonra
İstanbul Üniversitesi rektörü oldu. 27 Mayıs 1960’tan sonra da
anayasayı hazırlayan kurula başkanlık yaptı.

YOL GÖSTEREN HOCALAR

29 Nisan günü Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde de öğrenciler Demokrat Parti’nin hukuka aykırı eylemlerine karşı gösterilere başladılar. Polis silahlı
saldırıda bulundu. Hukuk fakültesinin dış duvarlarındaki polis
kurşun izleri yıllarca silinmedi.


Prof. Dr. Bülent Nuri Esen 60’lı
yıllarda benim Ankara Hukuk
Fakültesi’nde anayasa hukuku
öğretmenimdi. Bülent Nuri Esen,
“Özgürlük kürsüde ders anlatan
bir profesörü gerektiğinde eleştirmektir” diyordu ve bu söylemi ile çok ilgi görüyordu. Onun
dersleri dolup taşardı ve üste sınıf öğrencileri bile onun derslerini izlemeye gelirlerdi. Prof. Dr. İlhan Arsel, anayasa hukuku öğretmenimizdi. İlhan Arsel, hukuk, laiklik ve özgürlük sevdalısıydı. Onun “Kadın ve Şeriat” adlı kitabı çok ünlüydü ve hepimiz
için aydınlatıcıydı. Hicri Fişek,
Coşkun Üçok bize yol gösteren
akademisyenlerdi.

İstanbul ve Ankara Üniversiteleri hukuk fakülteleri akademisyenleri de Cumhuriyete ve hukuka bağlı, gerektiğinde bu yoldaki eylemlere destek veren, yazıları ve kitapları ile yol gösteren kişilerdi. Öğrenciler bir hukuk dışılığa, bir haksızlığa karşı çıktıklarında bu değerli bilim insanları
öğrencilerinin yanında korkusuzca yer alırlardı. Bizler hukuk devletini, bağımsız yargıyı, kuvvetler ayrılığı ve haksızlıklara karşı çıkmayı bu efsane akademisyenlerden öğrendik. O yıllarda
üniversiteler özerkti. Günümüzde Erdoğan’ın atadığı rektörlerle
üniversiteler yandaşlaştırılmıştır.

Ne acı ki bu efsane profesörler artık yok. Hukuk devletine,
hukuk ilkelerine aykırı sayısız işlem oluyor ama hukuk fakültelerinden hiç ses çıkmıyor. Üniversite öğrencileri hukuksuzluklara karşı eylemler yapıyorlar, darp
edilip, gözaltına alınıp tutuklanıyorlar. Hukuk fakültelerinden hiç
ses çıkmıyor. Sanki onlar bu güzel ülkede yaşamıyorlar.

HUKUKA SAHİP ÇIKMAK

İstanbul’un belediye başkanı önce gözaltına alınıyor, günlerce gözaltında tutuluyor, sonra da tutuklanıyor. Hukuka aykırı biçimde 31 yıllık diploması iptal
ediliyor. Bu iptali İstanbul Üniversitesi yapıyor. İstanbul da belediye başkanları “gizli tanık”ların iftiralarıyla gözaltına alınıp tutuklanıyorlar. İstanbul Büyükşehir
Belediyesi çalışanları gözaltına
alınıp tutuklanıyorlar. Parti genel
başkanları gözaltına alınıp tutuklanıyorlar. Başka kentlerde CHP’li
belediye başkanları gözaltına alınıp tutuklanıyorlar. Hukuk fakültelerinden hiç ses çıkmıyor.

Tutuklama son başvurulacak yol olduğu halde, kişiler önce tutuklanıyor, sonra haklarında suç uydurması yapılıyor.
İmamoğlu’nun afişleri, sesi yasaklanıyor. Anayasanın açık hükmüne karşın AYM kararları uygulanmıyor. “Yeni anayasa” adı altında gerici ve bölücü bir anayasa hazırlanıyor. Tek adam sistemi sürsün isteniyor. Görülmemiş
bir zulüm yapılıyor, zulüm ailelere uzanıyor, kimse sesini çıkarmasın isteniliyor. Hukuk fakültelerinden hiç ses çıkmıyor.

Tevfik Fikret’in “Millet Şarkısı” şiirindeki, “Zulmün topu var,
güllesi var, kal’ası varsa/ Hakkın
da bükülmez kolu, dönmez yüzü vardır/ Göz yumma güneşten
ne kadar nuru kararsa/ Sönmez
ebedi her gecenin gündüzü vardır/ Silkin şu uyuşukluk tozu uçsun üzerinden/ Billah yaşamak
yerde sürüklenmeye değmez” dizeleri unutulmazdır. Hukuk fakülteleri, artık uyanın.


Source link

editor's pick

latest video

Mail Icon

news via inbox

Nulla turp dis cursus. Integer liberos  euismod pretium faucibua