Tam metin: İBB Harita Mühendisi Yakup Öner’in ‘etkin pişmanlık’ ifadesi

Last Updated: 26/06/2025By Tags: , , , , , , , , ,

BİŞAR ARSLAN

bisararslan@diken.com.tr

@bisararslan

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde harita mühendisliği yapan Yakup Öner ‘etkin pişmanlık’ kapsamında ifade verdi:

“2020’de Ekrem İmamoğlu’yla yapmış olduğum şifahi anlaşmayla aldığım resmi maaşıma ek olarak 2024’e kadar yıllık 100 bin dolar gayri resmi bir maaş daha aldım. Bu maaşı aracısız, doğrudan kendisinden aldım. Kendisine bu paranın kaynağını sormadım.”

Öner, İBB’deki ‘asıl işi’nin iş adamlarıyla, İBB arasında açmaza girmiş konuları çözüme kavuşturmak olduğunu iddia etti.

Fotoğraf: AA

Öner, İBB odaklı soruşturmalardaki dördüncü dalga operasyonunda gözaltına alınıp tutuklanmıştı.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel ‘etkin pişmanlık ifadelerinin tehditle alındığını’ öne sürüyor. İstanbul başsavcılığı geçen hafta bu yöndeki açıklamalara soruşturma başlatmıştı.

İBB’ye dair çeşitli iddialarda Öner’in etkin pişmanlık ifadesinin tamamı şöyle:

* Ben 2000 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi’nden harita mühendisi olarak mezun oldum. 2000 yılından 2004 yılına kadar şahsıma ait bir şirket sahibi olarak çalışmaya devam ettim. Sonrasında Yakuplu Belediyesi, Esenyurt Belediyesi, Hadımköy Belediyelerinde mühendis olarak çalıştım. 2009 yılında tekrardan bir ortakla beraber şirket kurdum. 2012 yılında Beylikdüzü Belediyesi’ne sözleşmeli mühendis olarak başladım. 2013 yılında evlendim sonrasında 657’ye tabi memur olarak işe devam ettim.

* 2014 yılında seçimleri CHP kazanınca; belediye AK Parti’den CHP’ye geçti. Ben de ayrılma kararı aldım. Ekrem İmamoğlu’nu henüz tanımıyordum, kendisi bana benimle devam etmek istediğini iletti. Ben de
sadece danışman olarak devam edebileceğimi söyledim. Kendisi bu teklifimi kabul etti ve kendi
uzmanlık alanımda görevime devam ettim.

* 18’inci madde imar uygulamaları ve gayrimenkul mevzuatına ilişkin bazı konular dışında hiçbir konu ve dosyayla ilgilenmedim. Kurum içerisinde aktif olarak çalışmadığımdan, 2014-2019 yılları arasında Beylikdüzü Belediyesi’nde çalışan çoğu kişiyi ya hiç tanımadım ya da sadece merhaba diyecek kadar tanıdım. Bu kişilere Murat Ongun, Fatih Keleş benzeri şahıslar dahildir.

* Yalnızca Harita Müdürlüğü’nün konularıyla ilgili çalıştığımdan başkan ile genellikle 3-4 ayda bir kez bir araya gelirdik. Bu da benim çalışmalarımın bittiği ve olgunlaştığı zamanlara denk gelir. Bu şekilde 2019 yılında kadar çalışmaya devam ettim.

‘Beni sevmediler’

* 2014 yılından bu yana Ekrem İmamoğlu’na bağlı yapılar ile iyi ilişkilerim olmadı, birbirimizden pek haz etmezdik. Ben onları sevmedim onlarda beni sevmediler, bu durum hala devam etmektedir. Bu yüzden bana bir kadro verilmedi diye düşünüyorum. Birlikte İBB’ye geldiğimiz bütün arkadaşlar en kötü daire başkanı olmuşken, hem yetenek hem donanım hemde yaş olarak birçok kişiden iyi olduğum halde atama ve görevlendirme yapılmadı. Talep ettiğimde olmadı, benim ısrarlarıma rağmen bana bir görev verilmemesi üzerine ben de görev talep etmeyi bıraktım.

* Benim görev talep etmemin sebebi ancak yetkili olursam bu durumda devlete, millete faydalı işler üretme hakkına sahip olabilirdim. Böyle bir yasal yetki ve görev tarafıma verilmediği için kendi birikimime uygun ölçekte bir faydayı kamu için sağlayamadım. Kamu kurumunun ne demek olduğunu öğreneli çok oldu. Belediyelerin, devletin halka dönük sıcak yüzü olduğuna inandım. Bulunduğum her alanda her yerde bunun sorumluluğunu taşıdım.

* Mesleğim gereği 25 yıldır belediyelerle iç içe çalışıyorum. On binlerce insan ile diyaloğum olmuştur, yüzlerce dosya ile ilgili çalışma yaptım, birçok belediye ve belediye başkanıyla çalıştım, hepsi iyi bilir ki ben devlete hizmet etmeyi her şeyden öncelikli tuttum. Bulunduğum alanda ne kadar iyi olursam o kadar iyi hizmet etmiş olurum diye düşündüm. Tek bir dava dosyam olmadı, tek bir şaibeli dosyam, çalışmam, ilişkim olmadı bunu herkes bilir.

* Çalıştığım süre boyunca doğrudan yana oldum, devletin tarafında yer aldım. Bu sebeple de özellikle kötü niyetli şahıs ve personel tarafından da sevimsiz bir insan olarak bilindim. Bu özelliklerim bilindiği için devletin çıkarlarını ön planda tutmam ve zaten etik kurallardan vazgeçmeyen kişiliğimden emin olan belediye başkanı bu özelliklerimden kaynaklı olarak görüşme yapılacağı zaman bu şekilde tarafıma görev tevdi edilmiştir.

* Çünkü benim yapacağım tüm iş ve işlemlerde asla yanlış yapmayacağımı, mevzuattan ve etik kurallardan ayrılmayacağımı bildikleri için oluşan bu güvenden kaynaklı olarak benimle çalışmayı tercih etmişlerdir. Çünkü benim vasıtamla yapılan tüm iş ve işlemlerde asla yanlışa tevessül edilmeyeceğinden emin olunması sebebiyle görevlendirme yapılmıştır.

* Bu yapı içerisinde bu yetkilerden kaynaklı olarak bu yetkiyi kötüye kullanıp kişisel bir çıkar dahil elde etmeyeceğime olan tam itimatları sebebiyle yapı içerisinde görev aldım. Ekrem İmamoğlu’yla çalışmamda bu minvalde gerçekleşmiştir.

* İmar Müdürlüğü ve Emlak Daire Başkanlığı kendi içlerinde korunaklı yapılar olup, bu yapılar genel sekreter yardımcısı altında kendi istedikleri ve kontrollerindeki şahıslardan dizayn edilmiş olup, benim hiçbir suretle bilgi sahibi dahil olamadığım alanlardır.

* Boğaziçi İmar’da ise Ekrem İmamoğlu’nun müsaade etmesinden kaynaklı ilgili şahıslardan bilgi alma imkanım vardı. Ancak buraya da herhangi bir talimat vermem veya kadroda bir değişiklik yapmam söz konusu olmamıştır.

* Ben İBB öncesinde mesleğime Van ilinde başladım. Sonra o bölgede yakın olan Hakkari Yüksekova’da da bölge insanı olduğum için parselasyon çalışmaları yaptım. Pek bilinmez fakat Hakkari Yüksekova’daki gayrimenkul fiyatları İstanbul fiyatlarıyla yarışır. Mesleğimde bölgede tek olmam sebebiyle o gün ki şartlarda iyi para kazandım. Fakat burada da tapu ve kadastronun birtakım rüşvet talepleri nedeniyle yorulup bu haksız taleplerden kaçmak adına İstanbul’a geldim.

* 2002 yılında Yakuplu Belediyesi’yle başladığım iş hayatıma sonrasında Esenyurt Belediyesi’ne geçtim (2004-2007). Bu yıllar arasında imar uygulaması konusundaki uzmanlığımın çalıştığım belediyenin dışındaki yerlerde, özellikle Hadımköy Belediyesi civarındaki yoğun imar faaliyetlerinin yürütüldüğü o yıllarda imar uygulamasına ilişkin ihaleleri alan şirketlerin işlerini yürütmek için bir nevi taşeron şeklinde yoğun faaliyet yürüttüm. Ama asıl para kazandığım alan imar uygulama çalışmasının sayısallaştırılması için mülkiyet bilgilerinin tek tek girilmesine ilişkin işlemi geliştirdiğim küçük bir yazılımla 5-10 dakika içerisinde bitiriyor olmamdan kaynaklı ciddi paralar kazanmıştım.

* Hadımköy Belediyesi’ndeki bu saha çalışmaları bittikten sonra 2007-2009 yılları arasında Hadımköy Belediyesi’nde çalıştım. 2009 yılında belediyeden ayrıldım, yine bahsettiğim imar çalışmalarına değişik belediyeler nezdinde yürüttüm. Daha çok para kazandığım alan bu brikimlerimden elde ettiğim kazancımın Bursa ve Edirne gibi illerde kısa vadede para kazanabilecek taşınmazlara yatırmak suretiyle yerine göre 1/10 – 1/800 gibi büyük oranlarda prim yapan araziler almak suretiyle kazandım.

* Örnek kabilinden Edirne’de metre karesini 2 liraya satın aldığım yer şu an metre karesi 8 bin lira civarındadır. 17 liraya satın aldığım bir diğer arazi bugün metre karesi 10-12 bin lira bandındadır. Dolayısıyla mal varlığıma ilişkin tam bir liste yapıldığında kazancımın tamamına yakınını bu şekil yatırımlar ile elde ettiğim anlaşılmalıdır.

‘Ekrem İmamoğlu’ndan yıllık 100 bin dolar gayri resmi maaş aldım’

* Ben Ekrem İmamoğlu’yla beraber çalışmaya başladığım dönemden itibaren yaptığım hiçbir işte kendime doğrudan hiçbir menfaat temininde bulunmadım. 2020 yılında Ekrem İmamoğlu’yla yapmış olduğum şifahi anlaşmayla aldığım resmi maaşıma ek olarak 2024 yılına kadar yıllık 100 bin dolar gayri resmi bir maaş daha aldım. Bu maaşı aracısız, doğrudan kendisinden aldım. Bana verilen bu ek maaşın kaynağı ile ilgili bir bilgi yoktur. Kendisine bu paranın kaynağını sormadım.

* İBB’de yapmış olduğum işin özü bürokratik olarak açmaza girmiş, iş adamları ile İBB’nin bürokratları arasında çözüme ulaştırılamayan konuları taraflar arasındaki görüşmeleri yaparak çözüme ulaştırmak şeklinde olmuştur. Bu görüşmeler teknik bilgi, hukuki altyapı ve insani ilişkilerimin kuvvetli
olmasından kaynaklı başkan tarafından bana verilmiş bir görevdir.

* Dosya kapsamındaki hiyerarşik yapının içerisinde bulunmadım. Bürokrasiye talimat verme yetkim yoktur. Bana verilen işlerle ilgili hazırladığım raporları doğrudan Ekrem İmamoğlu’na sunuyordum. Bu sunumların neticesinde ya kendisi ilgili bürokratları çağırıp talimatları iletmiştir yada telefonla arayarak talimatını ilgililerine iletmiştir. Benim hiçbir şekilde birisine talimat verme gibi bir eylemim olmamıştır.

SWİSS HOTEL

* Söz konusu olay savcılığınızca ilk ifademde bana sorulduğu için açıkça anlatmak istediğim bir husustur. Bu olayda herhangi bir hukuka aykırı işlem yapılmamıştır. Swiss Hotel’in arsası 2009 yılında üst hakkını bugüne kadar kullanıcısı olan Anadolu Japon Grubuna ihaleyle satılmış. Bu satış işlemine açılan dava neticesinde 2017 yılına kadar İlk derece mahkemede davalar devam etmiş. Biz İBB yönetimine geldiğimizde konu istinaf aşamasındaydı.

* 2019 yılında Ekrem İmamoğlu bu konuyla ilgili Murat Özyeğin (FİBA Grubu Yönetim Kurulu başkan) ile bu araziye ilişkin birebir bir görüşme gerçekleştirmişler. Bu görüşme üzerine Ekrem İmamoğlu beni çağırarak bu dosyayı incelememi ve izlenecek prosedürü belirlememi istedi. Bunun üzerine tüm dosyaları inceleyerek söz konusu arazinin üst hakkıyla İBB’de kalması durumunda kamu zararının oluşmayacağı şeklinde beyanda bulundum.

* 2021 yılında FİBA Grup ile karşılıklı olarak davalardan feragat edildi. Ancak FİBA Grup 2032 yılına kadar olan üst hakkının devrini vermedi. Bunun üzerine İBB meclisinden üst hakkı varken satış yetkisi istendi. Bu meclis kararına iki CHP meclis üyesi muhalif kaldı.

* Duyduğum kadarıyla bu iki meclis üyesi FİBA Grup’tan meclis kararına itiraz etmemek için kişisel menfaat talebinde bulunmuşlar. Nitekim bu meclis üyelerinin itirazları neticesinde meclis kararı mahkeme tarafından iptal edildi. Söz konusu satış halen gerçekleştirilmemiştir. Bu süreçte benim şahit olduğum herhangi bir menfaat talebi olmamıştır. Ancak Ekrem İmamoğlu’yla Murat Özyeğin arasında gerçekleşen sohbetin içeriğine vakıf değilim.

Gülaylar Altın, Kozyatağı Carrefour

* 2018 yılında Gülaylar Grup’un satın olmuş olduğu arazi brüt 200 dönüm, net 126 bin metre karelik alana tekabül etmektedir. Bu alanın 2012 yılında yapılmış olan imar planı ve imar uygulaması mahkeme kararıyla iptal edildiğinden öncelikle yeni bir plan sonrasında bir imar uygulaması yapılması zorunlu olan yerlerdendir.

* Gülaylar Grup 2018 yılında burayı satın aldıktan sonra bu zorunluluk halini plan değişikliği ve yeni bir imar uygulaması ile değerlendirip araziyi daha kıymetli hale getirme yönünde talepte bulunmuşlardır. 2019 yılı aralık ayında başkan ve genel sekreter nezdinde gerçekleştirdikleri görüşme akabinde sürece dahil oldum. Ekrem İmamoğlu beni çağırarak bu dosyayı incelememi ve bu dosya kapsamında rapor sunmamı istedi. Konuyla ilgili çalışmayı tamamlayıp başkana sunduktan sonra başkan konuyu teknik boyutunun bürokratlarca değerlendirilmesi sürecini başlatmış ve daire başkanlığına sevk etmiştir.

* Teknik koşullara herhangi bir müdahale de bulunmadım. Planın nasıl olacağı, imar uygulamasının nasıl olacağı gibi hususlar tamamen Ekrem İmamoğlu’nun talimatı üzere yetkili birimler tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu talimat neticesinde yapılan çalışmada söz konusu arsanın emsali bir emsalden bir buçuk msale çıkartılmış. Arazi 126 bin metre kareden yaklaşık 145 bin metre kare civarına çıkartılmıştır. Yani önceki imar planına göre yapılan kesinti oranı azaltılarak toprak sahibine kalan miktar böylece 126 binden 145 bine çıkarılmıştır.

* Bu konuda başkanla yaptığım görüşmede bu plan değişikliği karşılığında başkan daha evvelden terk edilmiş olan meydan alanının içinde bulunan otopark imalatının Gülaylar tarafından yapılmasını talep etti. Bu otoparkın maliyeti yaklaşık 22 milyon dolar civarındaydı. Gülaylar bunu kabul etmedi.

* Bunun üzerine bu durumu Ekrem İmamoğlu’na arz ettiğimde başkan “Bir şey vermeden bu imarı alamazlar” dedi. Bunun üzerine Gülaylar Grup ile yapılan protokol neticesinde yaklaşık 5.000 metre kare net konut alanı İBB’ye bırakılması üzerine şartlı bağış protokolü imzalandı. Bildiğim kadarıyla bu protokol meclis onayına sunulmamış olup sadece başkan onayıyla yapılmıştır.

* Ben yapılan her işte onayın meclisten alınması gerektiği hususunu defaaten belirtmişimdir. Bu görüşmelerde ben dosyada yaptığım incelemede imar uygulamasının geri döndürüldüğü bir encümen kararını fark ettim ve ben bunu tapudan geri çektirdim. Nasıl yaptırmışlar bilmiyorum ama bu işlemle ulaşmak istedikleri sonucun imar uygulaması geri döndürülünce belediye özel mülke kamulaştırılmasız el atmış olacak ve buna dayalı açılacak tazminat davasında belediyeyi zora sokup emsalin arttırmak istedikleri taşınmazdaki taleplerini hiçbir şey vermeden bedelsiz sağlamak olduğu kanaatindeyim.

* Hatta toplantıda avukatları bu hususu ısrarla ileri sürünce ben 20-30 yıllık imar uygulama konusundaki bir uzman olarak işin hukuki boyutuna da az çok vakıf olduğumdan ısrarla ve kararlı bir şekilde bu talebin belediye için bir eksiklik olmayacağını, belediyenin bu davayı kazanacağını eğer iyi niyetliyseler bu talepten vazgeçip ondan sonra ancak konuşabileceğimizi söyledik.

* Bunun üzerine avukatlar ikna oldu ve artık encümen tarafından gerçekleştirilen bu geri dönüş işlemi yok sayılarak işleme devam ettik. Sonrasında ilgili süreç Ekrem İmamoğlu tarafından verilen talimat uyarınca ilgili belediye personeli tarafından sonuca bağlandı.

Vaniköy

* 2023 yılında o dönem Adnan OKTAR’ın kullanımında olan Vaniköy’deki villanın Rus bir iş adamı tarafından satın alınarak burada tadilat yapılması talebinde bulunulduğunu, bu konunun önemli olabileceğini belirterek bize Boğaziçi İmar yetkilileri tarafından bildirildi. Bunun üzerine Ekrem İmamoğlu beni çağırarak bu görüşmeleri yürütmemi istedi. Biz bu talebi ilk olarak reddettik. Bu reddin üzerinden yaklaşık bir, iki ay sonra Cüneyt Yakut isimli şahıs beni arayarak benimle görüşmek istediğini iletti.

* Kendisiyle buluştuk. Yaptığımız görüşmede buluşmamızın amacının Vaniköy’deki villa olduğunu anladım. Kendisine bu konuyu öncesinden reddettiğimizi söyledim. Bunun üzerine kendisi bana Ekrem İmamoğlu ile görüştüğünü söyledi. Bende bu beyanı teyit ederek kendisiyle görüşmelere başladım. Kendisi yapının iskanlı olduğunu, iskanlı yapıya güçlendirme ruhsatı almak istediğini, bu görüşmeleri de mülk sahipleri adına kendisinin yürüteceğini söyledi.

* Güçlendirme ruhsatı için Ekrem İmamoğlu ile yaptığım görüşmede kendilerinden büyük bir kreş (yaklaşık maliyeti o dönem itibariyle (700-800 bin dolar) yaptırılmasını istemem söylendi. Ben kendilerine bu talebi ilettiğimde bana bunun çok olduğunu, güçlendirme ruhsatının süreç açısından uzun zaman aldığını belirterek güçlendirme talebinden vazgeçtiklerini, basit onarım talebiyle yürümek istediklerini belirttiler. Ben bu talebi de Ekrem İmamoğlu’na ilettim. Bunun üzerine bu şahıslardan küçük bir kreş (o dönem maliyeti itibariyle 500-600 bin dolar maliyetli) yaptırılması istendi.

* Ben bu talebi de Cüneyt Yakut’a ilettim. Bu görüşmeler neticesinde basit onarım ruhsatı bu şahıslara verildi. Bu görüşmeler benim açımdan burada sona ermiştir. Bu görüşmelerden sonra kreş yaptırılıp yaptırılmadığı hakkında veya nakit bir menfaat temin edilip edilmediği hususunda görgüm yoktur.

* Ancak duyum olarak kreş yaptırma işini nakit menfaat teminine döndüğünü duydum. Bunun miktarı hakkında bir bilgim yoktur. Bu süreçleri Cüneyt Yakut yürütmüştür. Cüneyt Yakut’un benden öncesinde Ekrem İmamoğlu ile kimin aracılığıyla görüştüğü hakkında bir bilgim yoktur.

Torunlar

* 2019 yerel seçimlerinden önce alınmış olan Beykoz öngörülen bölgesinde otel inşaatına ilişkin ruhsatları varmış. Bu yapı ruhsatının süresi 5 yıllık bir ruhsat idi. 2024 yılında şantiye şeflerinin ölümü dolayısıyla bu ruhsatın mücbir sebepten uzatılması amacıyla bir başvuru gerçekleşti.

* Bu başvuru hukuka uygun ve haklı bir başvuruydu. Bu başvuru sebebiyle Mehmet Torunlar, Ekrem İmamoğlu ile bir görüşme gerçekleştirmiş ve başvurusunun neden onaylanmadığını sormuş. Bunun üzerine Ekrem İmamoğlu bana bu konuyu sordu. Ben kendisine konuyu bilmediğimi çalışıp döneceğimi söyledim. Yaptığım çalışmalar neticesinde hazırladığım raporu Ekrem İmamoğlu’na sundum.

* Torunlar’ın talebini hukuka uygun olduğunu ve haklı olduğunu ruhsat taleplerini kabul edilmemesi durumunda açılacak dava neticesinde davanın da kaybedileceğini belirttim. Bunun üzerine Ekrem İmamoğlu “Bana biz bu ruhsatı onaylayalım ancak bu kişilerden bir yurt talebinde bulunalım” dedi. Ben yurdun maliyetini ilgili inşaatçı şahıslara sorduğumda yaklaşık 10 milyon dolar olduğunu öğrendim.

* Ben Mehmet Torunlar’a giderek Ekrem İmamoğlu ile görüştüğümü, 10 milyon dolarlık yurt için bağış yapılması durumunda ruhsat başvurusunun onaylanacağını kendilerine ilettim. Mehmet Torunlar “Ben hukuki hakkımı almak için böyle bir para vermem, siz deli misiniz, kafayı mı yediniz?” diyerek sert bir çıkış yaptı. Bunun üzerine ben de “Doğru söylüyorsunuz, ben olsam bende vermem” dedim ve yanında Elçin Karaoğlu’nu arayarak ruhsatın süresinin geçip geçmediğini sordum. Kendisi henüz geçmediğini söyledi. Sonrasında Mehmet Torunlar’ın yanından ayrıldım.

* Aynı gün tekrar Elçin Karaoğlu’nu telefonla arayarak bu adamın talebinin haklı olduğunu, ruhsatın verilmesinin doğru bir işlem olduğunu söyledim. Kendisi bana başkana “Ne diyeceğiz?” diye sorması üzerine “Siz ruhsatı onaylayın ben başkanla konuşurum” dedim. Sonrasında bu şahısların ruhsatı onaylandı.

* Ruhsat onaylandıktan sonrasında ben Ekrem İmamoğlu’yla yaptığım görüşmede ruhsatı onayladığımızı söyledim. Kendisi bana yurt için gerekli paranın alınıp alınmadığını sordu, ben “Şahısların hukuki hakkıydı herhangi bir şey almadık ama istiyorsanız bir daha iletişime geçerim” dedim. Bunun üzerine kendisi bana “O iş geçti” dedi.

* Bu görüşmeden 15-20 gün sonra Mehmet Torunlar beni arayarak “Seni misafir edeyim” diyerek yanına çağırdı. Bana “Sen bana adamlık yaptın, hiçbir menfaat temini yapmadan hak ettiğim ruhsatı verdirdin, bende senin yüzünü düşürmeyeceğim, bahsetmiş olduğun yurdu bağış olarak belediyeye yapacağım” dedi. Bunun üzerine iki parçadan oluşan (80 milyon ve 250 milyon) şartlı bağış protokolü İBB meclisinden onaylanarak Torunlar’dan bağış alındı.

Küçükçiftlik Park

* Söz konusu arazi Maçka Parkı’nın içerisinde bulunan ve özel mülkiyet olan tek arazi konumundaydı. Bu arazinin kamusallaştırılarak Maçka Parkı’nın yeksenak bir şekilde belediye uhdesine geçirilmesi projesi kapsamında burada mülk sahipleri Kavran ailesiyle görüşmeleri yürüttüm.

* Bu görüşmelerde bu şahısların kamulaştırma karşılığı nakit para istemesi, İBB’de de bu parayı ödeyecek nakit para olmaması sebebiyle görüşmeler yaklaşık iki yıl sürmüştür. Bu görüşmelerde üç pay sahibinden iki tanesi kamulaştırma uzlaşmasını kabul etti, bir tanesi ise uzlaştırmayı kabul etmedi.

* Görüşmelerin sonunda kamulaştırma karşılığı bu şahıslara belli araziler önerilmiş, Kavran ailesinin iki üyesi ise bu arazileri kabul etmişlerdir. Bildiğim kadarıyla bu arazilerin eksperleri yapılmış ve kamulaştırma karşılığı gelecek miktarlar ortaya çıkmıştır.

* Bu arazilerin satışıyla ilgili mülk sahiplerini organize eden emlakçı olduğunu bildiğim Murat Yeşilyurt, Kavran ailesiyle görüşüp İBB’den aldığı arazileri talep eden alıcılara satmıştır.

* Bu işe ilişkin benim görevim Maçka Parkı içindeki bu alanın kamulaştırılmasına ilişkin mal sahiplerini ikna etmek ve iknayla birlikte mal sahiplerinin bu arazisinin bedeli konusunda mutabakat sağlamaktan ibarettir. Ben mal sahiplerini kamulaştırmaya ve bedele ilişkin ikna ettim.

* Ben bedele ilişkin olarak ikna etmem de şu şekilde olmuştur; büyükşehir belediyesinin Değer Takdir Komisyonu tarafından hangi bedel takdir edilirse bu bedele razı olmaları gerektiğine dair mutabakatı temin ettim. Fakat sonrasında büyükşehrin nakit parası olmadığı için aslında takas olarak verilen taşınmazların ne kadara satıldığı, gerçek değerinin ne olduğu, parayı kimin aldığı, sonrasında bir para alındı mı alınmadı mı hakkında bir bilgim yoktur.

Polis Okulu

* Polis Okulu’nun kamulaştırılması konusuyla ilgili hiçbir dahilim olmamıştır. Bu konuda bilgimde yoktur. Bu konuyu iştiraklerden sorumlu olan Ertan Yıldız (Diken’in notu: İBB Meclisi İştirakler ve Bağlı Kuruluşlar Komisyonu Başkanı Ertan Yıldız etkin pişmanlık kapsamında ifade vermiş, 21 Mayıs’ta tahliye edilmişti) ve KİPTAŞ Genel Müdürü Ali Kurt koordine etmiştir.

* Bunun dışında polis okulunu alan Zafer Yıldırım’ın bildiğim bir olayını anlatmak istiyorum. Hatırladığım kadarıyla 2022 yılının ortalarında Ekrem İmamoğlu ve Ertan Yıldız beni yanlarına çağırdılar. Zafer Yıldırım isimli kişinin Boğaziçi ön görünümde bulunan villasına ilişkin talebinin resmi olarak değerlendirilmesi yönünde bilgilendirme yaptılar. Durum Boğaziçi İmar Müdürlüğü’ne iletilerek işlemler benim dışımdaki bir süreçte yürütüldü. Bu görüşmeleri Ertan Yıldız, Zafer Yıldırım’ı birebir tanıdığını söyleyerek kendisi yürüttü. Süreçle ilgili bunun dışında başka bir bilgim yoktur.

Sidar Şahin, Peak Game

* Hatırladığım kadarıyla 2022 yılının başlarında Bebek tarafında koru içerisinde bir ana yapı birkaç müştemilattan oluşan Sidar Şahin’e ait bir yapı mevcuttu. Ancak yapılar hatırladığım kadarıyla yasal
olduğundan resmi prosedürle işlem yapıldığını hatırlıyorum. Aykırı yapılan bir işleme ilişkin yapı tadil tutanağı düzenlenmiş ve aykırılık giderilmişti. Bu şahıstan herhangi bir özel talepte bulunulup bulunulmadığını ben bilmiyorum.

SİMPAŞ

* 2023 seçimlerinden önce yılın ortalarına doğru Üsküdar Korusu’nun içerisinde bulunan eski Halide Edip Adıvar’a ait olduğunu düşündüğüm yeri satın alan Avni Çelik ruhsat yenileme işlerine ilişkin olarak Tarabya’da bulunan İtalyan Sefarathanesi’nin yenilenmesi işi için talepte bulunduk ancak kendisi bunu kabul etmedi.

* Ruhsat işlemleri rutin yürüdüğü için yada resmi olarak yürümesi gereken işler olduğu için işleri durdurmadık. Ben bu talebi Ekrem İmamoğlu’nun isteği üzerine bu şahıslara ilettim.

* Bu tadilatın maliyeti o gün için yaklaşık 3 milyon dolar civarındaydı. Ben bu talebin bu şahıslar tarafından kabul edilmediğini Ekrem İmamoğlu’na ilettiğimde “Zaten kabul edeceklerini düşünmüyordum” şeklinde bana bir yanıt verdi.

Adnan Polat

* Adnan Polat’ın Boğaziçi’nde sahip olduğu bir yapıya ilişkin kış bahçesinin tadilat talebi olmuştu. Bu talebi ben Ekrem İmamoğlu’na ilettiğimde bu talep için Piyalepaşa’da bulunan mülkiyeti vakıflara ait eski eser bir yapının restorasyonunun yaptırılması talebini iletmemi söyledi. Bunun maliyeti yaklaşık 500-600 bin dolar tutmaktaydı. Ben bu talebi Polat’ın CEO’su olan Kaan beye ilettim. Ancak kış bahçesinin tadilatını yapmaktan vazgeçtikleri için bu konuyla ilgili bir görüşme yürütülmedi.

Doğuş Grup Reyna

* Söz konusu yer 1957 öncesi bir yapı olup mevzuat gereği iskanlı kabul edilmesi gereken bir alandır. Reyna patlamasından sonrasında Doğuş Grup 2023 yılı seçimlerinden öncesinde burada güçlendirme yapmak istediğini iletmiş, bunun üzerine Ekrem İmamoğlu bana bu konuyla ilgilenmemi söyledi.

* Ben şirketin CEO’su Hüsnü beyle ilişkisi bulunan genel sekreter Can Akın Çağlar’la burası için bir görüşme yaptım. Doğuş Grup raylı sistemlerde büyük bir müteahhit olup, İBB’den de ciddi miktarda hak ediş alacağı olduğundan dolayı bu ilişkileri de Can Akın Çağlar’ın yürütmesinden kaynaklı kendisiyle Ekrem İmamoğlu’nun yönlendirmesi doğrultusunda görüştüm.

* Raylı sistemlerden alacaklarının 10 milyon dolarlık kısmından feragat etmesine yönelik bir talepte bulunmamızı istedi. Ben Hüsnü bey ile görüştüm, kendisi Ferit beyle görüşüp haber vereceğini söyledi. Bir sonraki görüşmemizde 10 milyon dolarlık kısmı nakit bağış yapma güçlerinin olmadığını belirterek miktarı kabul etti. Bundan sonra süreci Fatih Keleş’e yönlendirdim. Sonrasında bağışın bir kısmının Hatay’a deprem yardımı olarak inşai faaliyet kapsamında yönlendirildiğini, bir kısmının sosyal hizmetlere kart yardımı olarak yapıldığını duydum.

* Bu anlattığım olayların dışında Boğaziçi İmar Müdürlüğü’nde yürütülen işlemlerin yüzde 95’i rutin işlemler olup bu işlemler ilgili müdürlük bünyesinde rutin bir şekilde devam edip tamamlanan işlemlerdir. Bunun dışındaki yüzde 5’lik kısmında ise takdir ve insiyatif alınması gereken takdire bağlı işlemlerdir. Bu işlemlere ilişkin sürecide gruplandırmak gerekirse bunların bir kısmı basit onarım ve tadilat kapsamında işlerdir. Bu işlerin mahiyeti gereği takdir hakkı kullanıldığı için belediyenin sosyal içerikleri hizmetlerinin sürdürülebilmesi için gerekli olan bütçeyi sağlamak adına nakit olmamak şartıyla ayni maksatlı talepler genellikle Elçin Karaoğlu tarafından görüşme yapılmaktaydı. Büyük kapsamlı işler açısından Fatih Keleş yürütmekteydi. Fatih Keleş’in bu işlerden nakdi mi yoksa ayni mi talepte bulunduğunu bilmiyorum.

* Boğaziçi İmar üst kısmında Fatih Keleş bulunmaktaydı ve yapılan her şeyden kendisinin bilgisi vardı. Nakdi teminlerde kimleri kullandığı hakkında detaylı bilgim yoktur ancak bir kısım işlere Süleyman Atik’in dahil olduğunu biliyorum. Süleyman Atik’i de benimle Fatih Keleş tanıştırmıştır.

* Kurumun işleyişinde gerçek yönlendirici ve karar verici Fatih Keleş ve Ekrem İmamoğlu’dur. Onun altında daire başkanı sıfatına sahip olmasına rağmen Elçin Karaoğlu’dur. Normalde bir daire başkanının Ekrem İmamoğlu ile görüşmesi çok zordur fakat Elçin Karaoğlu Boğaziçi İmar’ın önemi nedeniyle bu görüşmeleri yapabilmekteydi. Fatih Keleş ile Elçin Karaoğlu’nun yapmış olduğu görüşmelerin dışında kalan çok sınırlı sayıda kalan işler Ekrem İmamoğlu tarafından bana yönlendirilirse ben konuya dahil olmaktaydım. Bunun dışındaki konular bahsettiğim kişiler tarafından yürütülmüştür.

Hasan Akgün

* 2023 seçimleri öncesinde Büyükçekmece Belediyesi sınırları içerisinde Karaağaç mahallesi kurban kesim alanı üzerinde yol yapım gerekçesiyle izin verilen miktarın milyonlarca metre küp izinsiz
hafriyat dökümü yapıldığını öğrenmem üzerine konuyu Fatih Keleş’e ilettim.

* Burada usulsüz bir şekilde döküm yapıldığını, AK Parti meclis üyelerinin bu konunun üzerine gittiğini kendisine söyledim. Bu usulsüz döküm neticesinde ciddi paraların alındığı aşikardır. Fatih Keleş’e bu konuyu iletmem sonrasında kendisi bana bu konuyu Ekrem İmamoğlu’nun bilgisi dahilinde Hasan Akgün ile beraber yürüttüklerini, bir sorun olmadığını, süreci kendisinin yürüttüğünü söyledi.

* Ben kendisine “Bunu Ekrem İmamoğlu’na ileteyim mi?” diye sorduğumda bana “Tekraren gerek yok, konuyu ben takip ediyorum” demiştir. Anladığım kadarıyla buradan elde edilen usulsüz gelirler seçim sürecinde kullanılmıştır.

* İstanbul’da hafriyat dökümleri İBB’nin uhdesinde İSTAÇ A.Ş.’de bulunması ve Büyükçekmece’de usulsüz döküm yapılması nedeniyle bu konu bana iletilmiş, bende bu vesileyle bu konuyu öğrenmiş bulundum. Büyükçekmece’de yapılan diğer usulsüz işlemlerle ilgili İBB’yi ilgilendirmediğinden dolayı bilgim yoktur.

Ecrimisil (Emlak Daire Başkanlığı)

* 2019 yılından sonra İBB’de meclis aritmetiği muhalefetin güçlü olduğu yapı olduğu için satış yetkisi, kiralama, tahsis yetkisi yapılamadığından bu konudaki usulsüzlük şu şekilde yapıldı; boş olan araziler üzerinde anlaştıkları şahıslara sonrasında ecrimisil tahakkuk ettirmek suretiyle kullandırmak amacıyla anlaştıkları kişilere söz konusu arsaları işgal ettirdiler, kimine birkaç sandalye atmak suretiyle göstermelik işgal yaptırdılar, kimine büyük kapsamlı imalatlar yaptırmak suretiyle işgal gerçekleştirip sonrasında rahiş kira bedellerinin beşte biri yada onda biri gibi rakamlara ecrimisil rakamı tahakkuk ettirerek özellikle sahil bandındaki kıymetli arsaları bu şekilde hukuka aykırı bir yöntemle işgal ettirdiler.

* Bu konuya ilişkin ciddi şikayetler ve duyumlar alınca son birkaç yıl içerisinde yapılan ecrimisil tespit işlemlerini sordurduğumda yanılmıyorsam yaklaşık binin üzerinde dosya olduğu bilgisini haricen edinmiştim. Bu sebeple yapılan bu işlemin kamuyu ne şekilde zarara uğrattığı ancak ecrimisil dosyaları üzerinde yapılacak bilirkişi incelemesiyle tam olarak ortaya çıkacaktır. Genel olarak kasıtlı ve bilinçli bir usulsüzlük yapıldığı konusunda bu şekilde bilgi sahibiyim. Bu olaylar dönemin daire başkanı Ali Ayçiçek tarafından yürütülmüştür. Ben bu usulsüzlükleri öğrendikten sonrasında Ekrem İmamoğlu’na bu konuda bilgi verdim. Kendisi bana oradaki sorunları halledeceğiz minvalinde bir cevap vermiştir.

* Ben ifademde bildiğim, şahit olduğum ve duyduğum konuların çoğunu açıklıkla anlattım. Bir gün önce İzmir’den gelmiş olmak, yorgunluk ve uykusuzluktan kaynaklı yaklaşık altı, yedi saattir devam eden ifademde oluşan yorgunluk sebebiyle belki hatırlayamadığım bazı ayrıntılar olabilir fakat hatırlayabildiğim kadarıyla bildiğim her şeyi anlatmaya çalıştım.

Tam metin: İSTAÇ başkanı Ziya Gökmen Togay ‘etkin pişmanlık’tan ifade verdi

İBB soruşturmasında dördüncü dalga: 25 kişi tutuklandı

Tam metin: ‘Etkin pişmanlık’tan salıverilen Servet Yıldırım’ın ifadesi

Aykut Erdoğdu’nun ifadesi: Ertan Yıldız’ın iftirası

İBB iştiraki İSTAÇ’ın genel müdürü ‘corona’ nedeniyle hayatını kaybetti


Source link

editor's pick

latest video

Mail Icon

news via inbox

Nulla turp dis cursus. Integer liberos  euismod pretium faucibua